Antalya,
son on beş yılın en soğuk kışını yaşıyor. Karakışın soğuğunu iliklerimize kadar
hissediyoruz. Antalya’da ısınma ihtiyacı, büyük oranda elektriğe bağlı. Ama son
günlerde ardı arkası kesilmeyen elektrik kesintileri Antalyalıları canından
bezdirmiş durumda. Antalya’da elektrik dağıtım işleri, yapılan özelleştirme
sonu CLK adlı şirket tarafından yapılıyor. Vatandaşlar elektrik kesintilerinin
sebebini öğrenmek için şirketi arayınca, aldıkları yanıt genellikle aynı.
Verilen yanıtlarda kesintilerin kıştan kaynaklı olumsuz hava koşulları, soğuk
hava ve buna bağlı aşırı yüklenmeden kaynaklı olduğunu iddia ediyorlar. Oysa
Antalyalılar havalar soğumadan önce de elektrik kesintilerinden muzdaripti. Birçok
mahallede sık sık elektrik kesintileri yaşanıyordu. Hatta Antalya’nın en işlek
noktalarından bir olan Işıklar Caddesi’nin sokak lambalarının uzun süre
yanmadığı hatırlarda.
Sadece
elektrik kesintileri değil, neredeyse iki aydır okunmayan elektrik sayaçları
nedeniyle de Antalya halkı tedirgin. CLK tarafından halkı tatmin edici bir
açıklama da yapılmış değil. Vatandaşlar iki aylık faturaları nasıl
ödeyeceklerini kara kara düşünüyor. Bu
durumun geçici olduğu ve Ocak ayından itibaren CLK’nin fatura kesim tarihini,
tüm bölgede ayın 15’ine sabitleyeceği söyleniyor.
Kış
aylarında yaşanan bu elektrik kesintileri, salt Antalya’ya özgü değil, ülkenin birçok
yerinde vatandaşlar isyan noktasına gelmiş durumda. Antalya’dan Sakarya’ya,
Urfa’dan Adana’ya, Mersin’den Trakya’ya kadar her yerde benzer sıkıntılar
yaşanıyor.
Elektrik
hizmetlerinin kalitesinin düşmesinin ana nedeni, elektrik dağıtımının
özelleştirilmiş olmasıdır. Saydığım bu yerler başta olmak üzere, ülkenin
genelinde elektrik dağıtım işleri özelleştirilmiştir. Bu özelleştirmelerin
sonucu, vatandaşa bitmeyen elektrik kesintileri ve kabarık faturalar olarak
geri dönüyor. Devlet eliyle elektrik
dağıtımını mazide bırakanlar, halkı da karanlığa terk etmiş durumdalar. Halk karanlığa terk edilmişken, denetimsizlik
sayesinde özel sektörün kar alanının önü sonuna kadar açılmıştır.
Özelleştirmenin
halka ve emekçilere bir yararı olmadığı, her özelleştirme sonucu daha iyi
anlaşılıyor. Elektrik dağıtım bölgelerinde
varlıkların daha verimli işletileceği, maliyetlerin azalacağı, kayıp kaçağın
düşürüleceği söylenerek, elektrik dağıtımı özelleştirilmiş ama sonuçları
bambaşka olmuştur. Özelleştirmelerden sonra her şey daha kötüye
gitmiştir. Yatırım yapması beklenen özel sektör, yatırım yapmak bir yana
devletten neredeyse bedava aldığı kurumların üzerine bir taş bile koymayıp,
yapılan iyileştirme işlemlerinin bedelini faturalar üzerinden halka
ödetmektedir. Özelleştirme ile ortadan kalkacağı iddia edilen kayıp kaçak
bedelleri azalacağına daha da artmış, bunun maliyeti de vatandaşa yüklenmiştir.
Verimliliği
ve üretkenliği artıracağız iddiasıyla her özelleştirmeden sonra binlerce insan
kapı önüne konularak, işsiz bırakılmıştır. Düşürülen personel sayısı, verilen
hizmetinde kalitesini düşürmüş, yaşanan olumsuzluklar artmıştır. Tüm bu olumsuzlukları yaratan şirketleri
denetleyecek, hesap soracak bir mercii de bulunmamaktadır.
Antalyalılar
“sürekli neden elektrik kesiliyor?” sorusunun asıl cevabı burada yatmaktadır. Gördüğünüz gibi özelleşince hiçbir şey
güzelleşmiyor. Şirketler sonuna kadar kar ederken, halk her açıdan sonuna kadar
zarar etmektedir. Böyle bir tablo karşısında kaliteli bir hizmet
ve ucuz elektrik beklemek hayalcilik olur.
Elektriğin vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğu günümüzde
yapılması gereken, elektrik dağıtım şirketlerinin yeniden kamulaştırılması, elektrik enerjisinde üretimden tüketime kadar geçen
süreçte merkezi bir planlama anlayışının benimsenmesi, yerli ve yenilenebilir
ülke kaynaklarından azami ölçüde yararlanılması, kültür ve tabiat varlıklarını
koruyan, doğal yaşamı tahrip etmeyen, bir enerji politikasına yönelmek
gerekmektedir*.
*Elektrik
özelleştirmelerine dair daha detaylı bilgi için
http://www.emo.org.tr/ekler/e59e00fdeea8fea_ek.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder