Bu
başlığı yazarken epey bir düşündüm, “acaba biraz ağır mı oluyor?” diye. Sonra
durumu açıklayacak, başka bir ifade bulamadım.
Organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı çıkıyor, sosyal medya üzerinden Cumhuriyet’in Kurucu, on bir milyon oy almış partinin genel başkanını “köpeklik yapmakla” suçluyor, hakaret ediyor, yetmiyor “kazığa oturtmakla” tehdit etme cüretini gösteriyor.
Böyle
bir durumda CHP’nin ne yapmasını beklersiniz. Genel Başkanı’na, onun şahsında
hedef olan partilerine sahip çıkmasını, bu hakaretleri edene, hakaret etme
cesareti verenlere karşı güçlü bir tepki vermesin, il örgütlerinin sokağa
çıkmasını, “biz buradayız” demesini, tehdit edenin ettiğini yanına
bırakmamasını…
Ama
yapılan ne? Tehdidin üzerinden saatler geçtikten sonra Meclis kürsüsünden cılız
bir kınama, anlamsız bir sosyal medya videosu o kadar… Ne üyesine, ne kendisine
sempati duyan kitlelere güven vermeyen, günü kurtarmaya yönelik açıklamalar…
CHP’nin
uzun süredir yürüttüğü, sağdan oy almak üzerine kurulu olan ve partiyi giderek
sağa yaslayan siyasetin geldiği nokta burası. Sokağı öcüleştirmek, verilecek
her haklı tepkiyi iktidarın işine yarar zannetmek, aman bize şucu bucu
demesinler diye siyaset yapmamak, AKP’yi seçimle gidebilecek merkez bir parti
zannetmek, tüm muhalefeti sandıkla sınırlandırmak…
CHP
öyle bir hale gelmiş durumda ki kendi il başkanını katleden bir faşist ittifak
ortağının Nevşehir il başkanı oluyor, ona bile itiraz etmiyor, edemiyor.
Partisi
uğruna canını vermiş insana sahip çıkmayan, genel başkanına atılan yumruğa,
yapılan tehdide, hakarete ses etmeyen, tepki vermeyen bir parti, bir örgüt
kimler için umut olabilir? Hiç kimseye…
CHP
kendine yönelen her tehdit ve saldırıda geri çekildikçe, iktidar el arttırıp
daha fazla üzerine geliyor ve baskının dozunu arttırıyor. CHP, “bekleyin seçimle gidecekler” diyerek
halkı oyalarken, CHP’nin inanılırlığı ve itibarı halk nezdinde tükeniyor.
Sağcılaşmanın bedeli ağır olacak.