İstanbul’da
yapımı süren yeni havalimanı inşaatında çalışan işçiler, insanca çalışma
koşullarının sağlanması talebiyle iki gündür eylemdeydi. İşçiler “Servis sorunu
çözülsün, yatakhaneler ve banyolar düzenli temizlensin, tahtakurusu sorunu
çözülsün, yataklar değişsin, işçilerin tedavileri için gerekli sağlık
malzemeleri revir tarafından verilsin, maaşların tamamı hesaba yatırılsın,
elden maaş verilmesin, geçmişe dönük maaşlar ödensin, iş cinayetleri çözülsün” istiyorlardı.
Siyasi iktidar bu talepleri, her zamanki gibi görmezden geldi. İşçilerin sesine
kulak vermek yerine, onların üzerine jandarma ve polisi saldırttı. Sabaha karşı
şantiyeler basılarak, kapılar kırılarak, yüzlerce işçi sırf haklarını aradıkları
için gözaltına alındı.
Aktroller
sosyal medyadan saldırıya geçerek, işçileri anında hain ve terörist ilan
ettiler. Oysa işçilerin tek talebi var “insanca çalışma düzeni ve insanca bir
yaşam”. O yüzden “köle değil, inşaat
işçisiyiz” diye isyan ediyorlar. İnsanlık tarihi boyunca olduğu gibi. Şimdi bu
vesileyle İslam Tarihi’nin en büyük köle isyanını hatırlamakta fayda var.
Abbasi İmparatorluğu’nu sarsan bir başkaldırı. Ali Bin Muhammet önderliğindeki
zenci köle ayaklanması. 869 yılında Basra’daki bataklıklarda çalıştırılan zenci
köleler, Ali Bin Muhammet önderliğinde Abbasi İmparatorluğu’na isyan bayrağını
açtı. Bu bataklıklar İslam’ın 3. Halifesi Osman döneminde savaş ganimeti olarak,
Emevioğulları’na verildi. Öncelikle bu bataklıkların kurutulması gerekiyordu. Bu
iş için Afrika’dan köleler getirildi. Köleler ağır çalışma şartları altında bu
bataklıkları çiftlik arazisi haline getirdi. Böylece geniş toprak sahibi
aileler ortaya çıktı. Bu uygulama Abbasi İmparatorluğu döneminde de devam etti.
On binlerce sayıya ulaşan bu köleler, ya Doğu Afrika’dan
Zengibar’dan (bugünkü Tanzanya) zorla yakalanarak getirilmiş ya da
İmparatorluğa bağlı ülkelerden vergi olarak alınmış, savaş esirleri
durumundaydı. Bu bölgede büyük toprak sahiplerinden pek çoğunun, tuz
bataklıkları kompleksi vardı. Hem bu bataklıkların suları kanallarla
boşaltılarak, tuz elde ediliyor, hem de toprak yıkanıp tepeler-yığınlar
oluşturulup, teras tarımına hazırlanıyordu. Çoğunluğu zenci olmakla birlikte,
kırsal bölgenin yerleşme birimlerinden de getirilmiş bu köleler 500’den
5000’e kadar ağır işçi bölükleri halinde kamplara yerleştirilmiştir. En
büyük iş kampı Dujayl'da ve burada 15 000 zenci köle-işçi çalışmaktaydı.
Evsiz-barksız, umutsuz, en kötü koşullar içinde yaşıyorlardı. Bütün yiyecekleri
birkaç avuç un, bulgur ve hurmaydı.*
İşte böyle bir ortamda ortaya çıkan Ali Bin Muhammet köleler
içinde örgütlendi. Onların içine girdi, birebir yüz yüze propaganda yaptı. Köleliğin
sona ereceğini, efendilerinden kaçarak harekete katılanların özgür olacağını
söylüyor ve Kur’an’dan ayetler okuyordu. En çok öne çıkardığı “Allah
mu’minlerin canlarını ve mallarını cennet karşılığı satın almıştır” (Tevbe; 9/111)
ayetiydi. Bu ayeti okuyarak, Allah’ın kullarının insanlar tarafından alınıp
satılamayacağını, yegane satın alanın Allah olduğunu söylüyordu.**
Ali Bin Muhammet
köleler içinde giderek güçlendi ve isyan bayrağını açtı. Bataklıklarda işlerine
gitmekte olan kölelerin yollarını kestiler, onları özgür bıraktılar. Ardı
ardına diğer çalışma alanlarına giderek, diğer köleleri de özgür bıraktılar. Sayıları
her geçen gün arttı. Üzerlerine gelen Abbasi birliklerini bir bir yendiler.
Ardından kendilerine bir kent kurdular. Bu kente “Özgürlük Kenti” anlamına
gelen El-Muhtare adını verdiler. 14 yıl boyunca bu kentte ortaklaşa bir üretim
ve paylaşım düzeni kurdular. Efendilerinden kaçan binlerce köle El – Muhtare’ye
akın etti. 14 yıl boyunca köle isyanıyla baş etmeye çalışan Abbasi Sarayı 881’de
El-Muhtare’yi kuşatma altına aldı. Bir yıl dayanan Zenci köleler, 882’de silah
bıraktılar ve önderleri Ali bin Muhammed ise 883’te yakalanıp öldürüldü.
1150 sene önce Abbasi Sarayı emekçi sınıfların karşısında
konumlanmıştı. Bugün de yazlık, kışlık saraylarda yaşayan, uçan saraylarla
seyahat edenler ve ejder meyveleriyle beslenenler de emekçilerin karşısında
sermaye sınıfının yanında konuşlanmış durumda.
*http://yedek.ismailkaygusuz.com/index.php/health/55-foods/409-409
**http://www.birikimdergisi.com/birikim-yazi/3526/muminin-celadetine-ne-oldu#.W51ey84zbIU
*** Görsel http://www.ihsaneliacik.com sitesinden alınmıştır
Not: Ali Bin Muhammet ve El-Muhtare hakkında keyfli
bir roman okumak isteyenlere İlknur Altıntaş’ın Peçeli ve Köle Türkler romanını
tavsiye ederim.