Ancak bu resim ve kabartmalar bazılarını
oldukça rahatsız etmiş. Çocuğuyla parkta yürüyüşe çıkan ve basına adını vermek
istemeyen bir polis “oğlunun çocuk parkında oynarken resmi gördüğünü ve baba
sen de insanlara biber gazı sıktın mı? diye sorunca verecek cevap bulamadım”
demiş.
Hayat böyledir; Gerçekler hiç
beklemediğin yerden çıkar, yüzünde tokat gibi patlar. Polis memuru oğluna’’ yok
oğlum olur mu öyle şey, biz insanlara biber gazı sıkmadık’’ diyememiştir.
Gezi isyanında Ethem Sarısülük’ü
öldürmedik,
Ali İsmail Korkmaz’a atılan son tekmeyle de bir alakamız yok,
Abdullah Can Cömert yoğun biber gazından ölmedi,
Mehmet Ayvalıtaş’ı ezen sürücüyü biz kollamadık,
Medeni Yıldırım Devlet kurşunuyla ölmedi,
Berkin Elvan’ı ekmek almaya giderken başından biz vurmadık,
Ahmet Atakan bizim attığımız biber gazı kapsülüyle vurulup düşmedi,
Uyuşturucuyla ve uyuşturucu satan çetelerle mücadele eden Hasan Ferit
Gedik’in kanlı gömleğini biz yok etmedik, katillerini korumadık,
Hakan Yaman’a işkence edip diri diri ateşe atmadık,
Antalya’da yakaladığımız Erdem Kara’ya sokak ortasında işkence etmedik diyememiş.
Diyemez de… Çünkü biliyor ki halka biber gazı da sıkıyorlar, işkence de ediyorlar… Yetmiyor Günay Özarslan’da olduğu gibi yargısız infaz da ediyorlar.
Polis çocuğuna biz bunları yapmadık dese yalan söyleyeceğini biliyor.
Biliyor ki çocuğu büyüdüğünde iki dakika internete girip gezi olayları yazsa tüm o vahşeti görecek.
O yüzden çocuğuna cevap vermek yerine basına parkta yer alan resmi şikayet ediyor rahatsızlığını dile getiriyor.
Gaz sıktığınız, öldürdüğünüz o gencecik çocukların hayaleti peşinizi bırakmıyor, nerde olsa karşınıza çıkıyor ve çıkmaya devam edecek.