28 Temmuz 2015 Salı

Çocuğuna, İnsanlara Biber Gazı Sıkmadım Diyemeyen Polisin Acıklı Hikayesi

Muratpaşa Belediyesi tarafından Meydan Kavağı Mahallesi’nde bulunan park alanı düzenlenerek vatandaşların hizmetine açılmış, parkın içinde bulunan trafoya da Gezi İsyanının simgesi haline gelen “kırmızılı kadın” a polisin biber gazı sıktığı an resmedilmiş,parkın içinde bulunan mini tiyatro kısmına da Gezi olaylarında katledilenlerin kabartmaları yapılmıştır.

Ancak bu resim ve kabartmalar bazılarını oldukça rahatsız etmiş. Çocuğuyla parkta yürüyüşe çıkan ve basına adını vermek istemeyen bir polis “oğlunun çocuk parkında oynarken resmi gördüğünü ve baba sen de insanlara biber gazı sıktın mı? diye sorunca verecek cevap bulamadım” demiş.

Hayat böyledir; Gerçekler hiç beklemediğin yerden çıkar, yüzünde tokat gibi patlar. Polis memuru oğluna’’ yok oğlum olur mu öyle şey, biz insanlara biber gazı sıkmadık’’ diyememiştir.

Gezi isyanında Ethem Sarısülük’ü öldürmedik,

Ali İsmail Korkmaz’a atılan son tekmeyle de bir alakamız yok,

Abdullah Can Cömert yoğun biber gazından ölmedi,

Mehmet Ayvalıtaş’ı ezen sürücüyü biz kollamadık,

Medeni Yıldırım Devlet kurşunuyla ölmedi,

Berkin Elvan’ı ekmek almaya giderken başından biz vurmadık,

Ahmet Atakan  bizim attığımız biber gazı kapsülüyle vurulup düşmedi,

Uyuşturucuyla ve uyuşturucu satan çetelerle mücadele eden Hasan Ferit
Gedik’in kanlı gömleğini biz yok etmedik, katillerini korumadık,

Hakan Yaman’a işkence edip diri diri ateşe atmadık,

Antalya’da yakaladığımız Erdem Kara’ya sokak ortasında işkence etmedik diyememiş.

Diyemez de… Çünkü biliyor ki halka biber gazı da sıkıyorlar, işkence de ediyorlar… Yetmiyor  Günay Özarslan’da olduğu gibi yargısız infaz da  ediyorlar.

Polis çocuğuna biz bunları yapmadık dese yalan söyleyeceğini biliyor.

Biliyor ki çocuğu büyüdüğünde iki dakika internete girip gezi olayları yazsa tüm o vahşeti görecek.

O yüzden çocuğuna cevap vermek yerine basına parkta yer alan resmi şikayet ediyor rahatsızlığını dile getiriyor.

Gaz sıktığınız, öldürdüğünüz o gencecik çocukların hayaleti peşinizi bırakmıyor, nerde olsa karşınıza çıkıyor ve çıkmaya devam edecek.


21 Temmuz 2015 Salı

Suruç Katliamının Failleri Belli!


Suruç’ta Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi 31 devrimciyi katledenler belli. Listenin en başında, Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesinin baş sorumlusu ABD var. Irak savaşıyla başlayan, Afganistan işgaliyle devam eden Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme süreci, kanlı bir şekilde devam ediyor. Irak ve Afganistan’ın ardından, Libya ve Suriye’de parçalanmış durumda. Yemen, Suudi Arabistan’ın taşeronluğunda kaosa sürükleniyor. Resmi olarak bu devletler var olsa bile, fiili olarak ikiye, üçe bölünmüş durumdalar. Bu bölünmüşlük ve kaos ortamında, cihatçı terör şebekeleri mantar gibi çoğalıyor.

Suruç’taki katliamın ikinci büyük faili, ABD’nin Ortadoğu’daki taşeronluğunu yürüten, kendine verilen taşeron rolüyle yetinmeyen, Neo-Osmanlı hayalleriyle bölgede yeniden söz sahibi olacağını düşünen AKP iktidarıdır. AKP iktidarı, bölgedeki neredeyse bütün ülkelerin iç işlerine müdahale etmeye çalışmış, Suriye’de yaşanan savaşın doğrudan tarafı olmuştur. Suriye Devlet Başkanı Beşar ESAD’a karşı savaşan tüm cihatçı gruplar desteklenmiş, bunlara her türlü maddi ve lojistik destek sağlanmıştır. Öyle ki IŞİD’le petrol ticareti bile yapılmış, IŞİD’in işgal ettiği bölgelerin elektriği bile Türkiye’den sağlanmıştır. Ülkemiz cihatçı teröristler için, köprü vaziyeti görmektedir. Devrimciler yurtiçinde bile kimlik kontrolüne uğramadan seyahat edemezken, cihatçı teröristler elini kolunu sallayarak ülkemize girip sınırlarımızdan rahatça geçmektedir.

Suruç’taki katliamın diğer faili, yukarıdaki baş sorumluların yaratıp desteklediği IŞİD canileridir. Bugün IŞİD’in ABD’den habersiz var olduğunu kimse iddia edemez. Tıpkı El-Kaide gibi. Bakmayın siz şimdi, ABD’nin IŞİD’i baş düşman ilan etmesine ve havadan bombalıyor olmasına. IŞİD’i var eden bataklığı ABD yarattı ve o bataklıkta yetişen canilerle mücadele kisvesi altında bölgedeki varlığını perçinliyor. AKP, IŞİD’i hiçbir zaman tehdit olarak görmedi. Baştan beri mezhep yakınlığından dolayı, Sünni öfkeli gençler olarak niteledi. Ardından IŞİD Suriye’de güçlendikçe, Kürtlere karşı savaştıkça, onlara desteğini arttırdı. Ülke içinde askerini, polisini, vatandaşını öldürmesine, konsolosluğunu işgal etmesine ses etmedi. Ülke içinde hücreler oluşturmasına göz yumdu. İç politikada taşeron olarak kullanmaktan çekinmedi. Seçimler sürecinde Kürtlere yönelik saldırının faillerini açığa çıkarmadı. “PYD, IŞİD’den daha tehlikeli” manşetleri AKP’nin IŞİD’in yanında durduğunun kanıtıdır.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ’ın Kürt halkına yaptığı “kendi güvenliğinizi alın” çağrısını, sadece Kürtler değil, tüm halkımız dikkate almalı. Çünkü AKP iktidarı sayesinde, ülkemizde IŞİD hücresi olmayan il kalmadı gibi. Suruç katliamıyla açığa çıktı ki IŞİD’in hedefi artık sadece Kürtler değil. Kürt hareketiyle dayanışma içinde olan, devrimci güçler. Yarın belki de ülkenin tüm muhalif kesimleri. Ülkede yükselecek her türlü muhalefet dinamiğini bastırmak isteyen AKP, IŞİD’i kullanmaktan da çekinmeyecektir.

Tekrar tekrar söylemekte fayda var; AKP iktidarda kalmak uğruna her şeyi deneyecektir.  Ülkenin iç savaşa sürüklenmesi bile buna dahildir. Böyle bir durumda ilk hedef, Suruç’ta olduğu gibi devrimci güçler olacaktır. O yüzden daha örgütlü, daha dikkatli ve her türlü saldırıya karşı hazırlıklı olmalıyız.

Özellikle Haziran Meclislerimize büyük sorumluluk düşüyor. Meclislerimiz daha yaygınlaştırılmalı ve aktif hale getirilmeli, halk örgütlenmelerini daha da çoğaltmalıyız. Bizi teslim almaya çalışan bu karanlığa karşı, aydınlık bir geleceği daha çok savunacağız. Ülkemizin kaderini bu kötülüğe teslim etmeyeceğiz. Yılmayacağız, teslim olmayacağız.  

Devrimciler olarak bir kere daha kitlesel bir katliamın hedefi olduk. O kadar çok öldük ki! Bu bize dert oldu ama her türlü zulme ve katliama rağmen asla teslim olmadık, bu da onlara dert olsun.