21 Ocak 2015 Çarşamba

Antalya’nın Elektrik Krizine Tek Çözüm Kamulaştırmadır


Antalya’daki elektrik krizi derinleşerek büyüyor. İki aydır okunmayan elektrik faturaları nihayet okunmaya başlandı. Gelen kabarık faturalar halkı çileden çıkarmış durumda. Halk kabarık elektrik faturalarını ödeyebilmek için kredi çeker duruma gelmiştir. Geciken faturaların bedeli sanki suçlu halkmış gibi yine halka ödettiriliyor. CLK halktan gecikme bedeli adı altında tahsilat yapıyor. CLK’ya öfke giderek büyüyor; İmza kampanyaları, sokak eylemleri  ardı ardına geliyor. Halk bu kabarık faturalardan nasıl kurtulacağının çarelerini arıyor. Çünkü CLK ödeme kolaylığı da göstermiyor.


CLK; Cengiz Limak Kolin ortaklığının kısaltması yani  AKP iktidarı ile birlikte semirdikçe semiren üç şirket. 17-25 Aralık yolsuzluk olaylarında, telefon dinlemesine takılan Cengiz İnşaatın sahibi Mehmet Cengiz, tüm halkın anasına bir güzel sövmüştü, kendisine de hiçbir şey olmamıştı. Maaşallah ortağı olduğu şirkete de bir şey olmuyor. Çünkü sırtını Cumhurbaşkanına ve onun iktidarına dayamış durumda. Elektrik dağıtım işlerinden, İstanbul’daki üçüncü köprüye ve üçüncü havalimanı inşaatına  kadar her ihalede ve işte bu üçlüyü görebilirsiniz.


CLK’ya dönecek olursak, işte CLK’nın bu aymazlığının sebebi iktidar partisi AKP ile  arasındaki  işbirliğidir. Geçen yazımda da belirtmiştim elektrik krizinin asıl sorumlusu AKP ve onun uyguladığı özelleştirme politikasıdır.

Şimdi Antalyalılar Ocak ayında gelen kabarık faturaları ödememek için çeşitli eylem ve etkinlikler  başlatmış durumda; Bunlardan biri Ocak ayı faturalarının iptali,kayıp kaçak bedeli ve gecikme zamlarının iadesidir. Bunlar bir ara çözüm olarak düşünülebilir. Ama sıkıntıyı çözmez. Sadece bu ayı kurtarmış oluruz. Sonrasında CLK bir şekilde bunu yine halka ödettirecektir. Şunu da belirtmeliyim; CLK kendine hiçbir yaptırım uygulanmayacağını bildiği için geri adım atmayacak ya da en azından atmamak için sonuna kadar direnecektir. 


Ocak ayı faturalarının iptali bir ara çözüm olarak talep edilmelidir ama Antalyalılar olarak asıl yapmamız gereken Akdeniz Bölgesindeki elektrik dağıtımının yeniden kamulaştırılmasını talep etmek ve bunun için mücadele etmek olmalıdır.


Antalyalılar olarak benzer bir süreci yıllar önce su faturalarında yaşamıştık. Muhakkak ANTSU’yu hatırlayanlarınız olacaktır. Hani şu Fransız firması. Suyun ticarileştirilmesi girişimleri yine ilk olarak Antalya’da denenmişti.

Antalya Su ve Atıksu Genel Müdürlüğü (ASAT) 1994 yılında kurulmuş, Fransız Şirketi ANTSU A.Ş.’ye devretmişti ve böylece su fiyatları üzerinde baskılar yaşanmaya başlamıştır. ASAT, Dünya Bankası ile yapılan İkraz Anlaşması (5 Temmuz 1995) gereği dayatılan ve özel sektörü de içeren üçlü bir yapıya dönüştürülmüş ve ASAT, Antalya Altyapı Yönetim ve Danışmanlık Hizmetleri San. Ve Tic. A.Ş. (ALDAŞ) ve ANTSU olarak yapılandırılmıştır.


ASAT’ın 5 trilyonluk maliyetlerinin ANTSU (SUEZ) tarafından 12 trilyon gibi bir taleple gündeme getirmesi, ANTSU’nun bu tür yaklaşımları su fiyatlarının artışına sebep olmuştur. 2001-2002 yıllarında su fiyatları artış oranı %113′lere varmış, 2000-2004 yılları arasında su fiyatları artış oranı %357′lere ulaşmıştır. Şirketin su fiyatlarını artırma talebi hiç bitmemiş; Şirket fiyat artış talebinin gerekçesini , alt yapı yatırımları ve işletme maliyetlerinin yükselmesi olarak göstermişti. Daha sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi 10 yıllık süre dolmadan Şirket ile yapılan sözleşmeyi feshetmek zorunda kalmıştı*.


O günleri hatırlayanlar bilir, neredeyse bir ev bir hamamla aynı su faturasını ödüyordu. Halk canından bezmişti.  Sonuçta hem şirketin bitmeyen talepleri  hem de halkın tepkisi sonucu belediye inadından vazgeçmek zorunda kalmış ve sözleşmeyi feshetmişti.


Şimdi benzer bir tepki CLK üzerinde geliştirilmeli ve elektrik dağıtım işi yeniden kamulaştırılmalıdır. Tek çözüm elektrik dağıtım işinin kamulaştırılmasıdır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder