Akdeniz
ülkemiz medyasında genelde Antalya haberleriyle gündeme gelir. Özelliklede kış
aylarında. Ülkemizin soğuk kış
günlerinde Antalya’da denize giren turist haberleri medyamızın vazgeçemediği
haberlerdir. Ama bu günlerde Akdeniz savaş haberleriyle gündeme gelir oldu.
Memleket medyasında sıkça “ Akdeniz de tehlikeli gerginlik” ve “Akdeniz
ısınıyor” gibi haberleri sıkça duyar olduk. Memleket medyamızın büyük bölümünün
yeri geldi mi çok iyi savaş medyası olacağını daha önce görmüştük medya yine
aynı işlevi üslenmekte hiç zorluk çekmiyor.
Hepimizin
bildiği gibi bu çığırtkanlığın iki sebebi var Kıbrıs’ta başlayan sondaj krizi
ve İsrail gerginliği. Medyamızın yine çok sevdiği tabirle Güney Kıbrıs Rum
yönetimi (dünya onları Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul ediyor) kıta sahanlığı
içinde petrol ve doğal gaz aramalarına başlıyor. Hükümetimizde bu kaynakların tüm
Kıbrıs’ın ortak malı olduğunu iddia ederek esip gürlüyor. Engel oluruz,savaş
gemisi göndeririz,uçak göndeririz diyerek tehdit edip duruyor. İktidarının ilk
yıllarında her konuda çözüm yanlısı görünen AKP Kıbrıs sorununu çözme konusunda
da çok ısrarlıydı bugün geldiği noktaysa Denktaş çizgisinin ötesine geçemiyor. Hatta
Kıbrıslı Türkler başbakanın gözünde nankör beslemeler durumunda. AKP son
dönemde adanın Türk kısmını kendi istediği gibi şekillendirme uğraşında.
Kıbrıslı Türklere AKP patentli acı reçeteler dayatılarak emekçilerin
kazanımları budanmak isteniyor. Buna sessiz kalmayan emekçilerin karşısına
polis copu çıkıyor. Başbakanın Kıbrıs ziyaretini hatırlayın,görüntüler ne
kadarda Türkiye’ye benziyordu. AKP’nin bugün Kıbrıs politikasının geldiği nokta
burasıdır işte. Şimdide iş Kıbrıs’ta
savaş kışkırtıcılığına kadar gelmiş durum da.
AKP hiçbir
diplomatik yolu denemeden hemen savaş silahına sarılıyor oysa BM zirvesinde Dimitris
Hristofyas’ın biz bu kaynakları Türk tarafıyla zaten paylaşacağız açıklamasıyla
bu çığırtkanlık boşa düşüyor. Aslında iki halk rahat bırakılırsa barış içinde
yaşaya bileceğini Kıbrıs’ın Rum tarafın da meydana gelen ve elektriksiz bırakan
patlamada gördük. İlk yardım elini Rumlara komşuları Türklerden uzandı. Parçalı
bir Kıbrıs’ın adanın iki halkına bir faydası olmayacak iki halkın bir arada
yaşayacağı bir Kıbrıs hepimizin yararınadır. Maalesef bu savaş çığırtkanlı
içinde bu talep sadece bir fantezi olarak kalıyor.
Akdeniz’de
ikinci önemli gerginlik noktası İsrail’le olan gerginliktir. Başbakan yine BM
zirvesinde yaptığı bir açıklamada gerekirse İsrail’le savaşırız diyerek
gerginliği biraz daha tırmandırdı. İsrail’in Filistin’e yönelik hukuk tanımaz
saldırgan tutumu Gazze ablukası ,yeni yerleşim yerleri açması ve Mavi Marmara
vahşeti herkesin malumu. Kimsenin buna bir diyeceği yok. Ama AKP’nin tutumu
gerçeği yansıtmıyor şovun ötesine geçemiyor. Başbakan bir taraftan İsrail’le
tüm ilişkileri dondurduk derken ertesi gün bakanları çıkıp askeri ve ticari
ilişkilerde bir değişiklik yok mesajı veriyorlar. Yine öğreniyoruz ki İsrail’e
yönelik boykot girişimlerine karşı AKP’li bankaların boykutu engellemeye
çalışıyorlar.
Başbakan bir taraftan İsrail’le savaşırız
derken öte yandan İsrail’i korumak için ülkemiz topraklarına hukuksuz bir şekilde
füze radar sistemi yerleştirmekte bir sakınca görmüyor. Herkes biliyor ki bu
sistem olası bir İran saldırısından İsrail’i korumak için ülkemize
konuşlandırılıyor ve ülkemizi açık
tehdit haline getiriyor. Başbakan İsrail’e bu kadar kolay efelenirken komşumuz
Irak’ı haksız bir şekilde işgal eden oluk gibi kan akıtan ABD’ye bırakın tek
kelime etmeyi onun şekillendirdiği büyük Ortadoğu projesinin eş başkanı
olduğunu iftiharla söylemektedir. Hatta Irak’ta savaşan ABD askerlerine başarı
bile dilemekten geri durmamıştır. AKP’nin nasıl samimiyetsiz ve iki yüzlü bir
politika izlediğinin göstergesi, AKP
gerçekten samimiyse İsrail’le savaşmasına gerek yok tüm ikili ticari ve askeri
antlaşmaları iptal etsin halkı
kandırmasın.
Tabi ki
AKP bunu yapamaz İsrail’le çatışır gözükmek içerde ona puan kazandırıyor ama
yukarda saydığım sebeplerden dolayı bu numaralı biz yemiyoruz. Filistin
konusunda en net tutumu bu ülkenin devrimcileri almıştır hem de lafla değil.
İsrail karşısında Filistin saflarında çarpışıp ölen onlarca devrimci var. Yine
Filistin sorunu ülkemizin gündemine devrimciler sayesinde gire bilmiştir. Mahir Çayan ve arkadaşları MOSSAD ajanı İsrail
büyük elçisini cezalandırarak Türkiyeli devrimcilerin Filistin halkının yanında
olduğunu göstermiştir.
AKP bir
an önce bu saldırgan tutumundan vazgeçmelidir. İçerde Kürt sorununda kullandığı
saldırgan dil ve uygulamaya çalıştığı şiddet politikası dışarıda Neo –
Osmanlıcılık adı altında pazarlanan emperyalist
vizyon komşu kardeş halklarla bizi düşman duruma düşürecektir. Bu
politika ile komşu halklarla ülkemizi daha da uzaklaştırırken, ülkemizi ABD’nin güdümüne daha çok sokacaktır. ABD’nin
istediği de tam budur,kendi güdümünde kendi saldırgan vizyonuyla birebir uyumlu
Türkiye. İşte Akdeniz’i ısıtan asıl şey ABD taşeronluğuna soyunan siyasal
iktidarın bu politikalarıdır umut ederim ki Akdeniz savaşın değil barışın
denizi olur.