30
Mart Yerel Seçimleri sonucunda Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna
oturan Menderes TÜREL, görevine “fırtına” gibi başladı. Bu hızlı başlangıç,
kentin sorunlarının çözümüne yönelik bir atak değildi. Tamamen emekçilere dönük,
onların ekmeğiyle oynamaya dönük bir atak. Daha koltuğuna oturur oturmaz,
yüzlerce taşeron işçinin işine son verdi. Antalya’ya hizmet için değil, adeta
intikam almak için yeniden başkan olmuş. Oda başbakanının talimatını dinleyip,
kininin takipçiliğini yapıyor. Mustafa AKAYDIN döneminde ne kadar işe alınan
taşeron işçi varsa, hepsinin işine son verdi. İşine son veremediklerini, sürgün
etti. Bundan sadece Akaydın döneminde
işe alınanlar nasiplenmedi, kendi döneminde işe alınan ama Akaydın tarafından
görev yeri değiştirilmeyenlere de acımadı, onları da ya işten attı yada sürgün
etti. İşten atmaların tamamı, hukuksuzca yapıldı. İnsanlar, cep telefonu
mesajlarıyla işten atıldıklarını öğrendi. İşten atılan emekçilerin ne ihbar
tazminatları ödendi, ne de kıdem tazminatları.
Taşeron
işçileri işten atmak da Menderes TÜREL’e yetmedi, kısa sürede sıra kamu
emekçilerine geldi. Onların iş güvencesi olduğu için, onları işten atmak kolay
değildi. Ama onunda bir çaresi vardı, sürgün. Yüzlerce kamu emekçisi, bir anda
sürgün edildi. Menderes TÜREL başkan seçilirken işine yarayan bütün şehir
yasası, kamu emekçilerini sürgün etmek
için de işine yaradı. Gazipaşa’dan Kaş’a kadar tüm yerler, artık Antalya
Büyükşehir Belediyesi’nin sınırları içinde. Buralara hizmet gitmesi için,
belediyenin kadro ihtiyacı var. Menderes TÜREL buralara kadro açmak yerine,
öncelikle Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan ve AKP’li ya da onlara
yakın olmayan kamu emekçilerini bu ilçelere sürgün etmeye başladı. Tabii bu
sürgünden ilk nasibini alan da KESK’li kamu emekçileri oldu. Bu sürgünler sözde
“görevlendirme” adı altında yapılıyor ve tam bir partizanlık uygulanıyor.
Yakında göreceksiniz, açığa çıkacak, eleman ihtiyacı AKP’lilerce giderilecek.
Menderes
TÜREL seçimler öncesi, “seçimleri
kazanırsam hiçbir çalışanın görev yeri değişmeyecek” diye söz vermişti. Ama bu
sözünü tutmadı, çünkü yalancılık bunların fıtratında var. Tıpkı bedava olan
Konyaaltı sahilini, halka “ücretsiz açtık” dediği gibi ya da Karayolları Genel
Müdürlüğü’nce yapılan kavşak çalışmasını kendi yapıyormuş gibi halka yutturmak
istemesi gibi.
Menderes
TÜREL ve parçası olduğu AKP düzeni her yerde emeğe ve emekçiye düşmandır.
Ülkemizi sermaye için dikensiz gül bahçesine çevirirken, emekçiler için ise
cehenneme çevirmiştir. Güvencesizlikte, iş cinayetlerinde, çocuk işçi
çalıştırmada, emekçiler için olumsuz olan ne varsa, hepsinde ülke olarak
“zirvedeyiz”.
AKP
şimdide yeni bir torba yasayla kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan
kaldırmaya, özelleştirmenin önündeki yargı engelini bertaraf etmeye
hazırlanıyor. Cehenneme çevirdiği çalışma hayatının ateşini, daha da harlıyor.