16 Eylül 2018 Pazar

Kölelik Zincirlerini Bir Kere Daha Kıracağız


İstanbul’da yapımı süren yeni havalimanı inşaatında çalışan işçiler, insanca çalışma koşullarının sağlanması talebiyle iki gündür eylemdeydi. İşçiler “Servis sorunu çözülsün, yatakhaneler ve banyolar düzenli temizlensin, tahtakurusu sorunu çözülsün, yataklar değişsin, işçilerin tedavileri için gerekli sağlık malzemeleri revir tarafından verilsin, maaşların tamamı hesaba yatırılsın, elden maaş verilmesin, geçmişe dönük maaşlar ödensin, iş cinayetleri çözülsün” istiyorlardı. Siyasi iktidar bu talepleri, her zamanki gibi görmezden geldi. İşçilerin sesine kulak vermek yerine, onların üzerine jandarma ve polisi saldırttı. Sabaha karşı şantiyeler basılarak, kapılar kırılarak, yüzlerce işçi sırf haklarını aradıkları için gözaltına alındı.

Aktroller sosyal medyadan saldırıya geçerek, işçileri anında hain ve terörist ilan ettiler. Oysa işçilerin tek talebi var “insanca çalışma düzeni ve insanca bir yaşam”.  O yüzden “köle değil, inşaat işçisiyiz” diye isyan ediyorlar. İnsanlık tarihi boyunca olduğu gibi. Şimdi bu vesileyle İslam Tarihi’nin en büyük köle isyanını hatırlamakta fayda var. Abbasi İmparatorluğu’nu sarsan bir başkaldırı. Ali Bin Muhammet önderliğindeki zenci köle ayaklanması. 869 yılında Basra’daki bataklıklarda çalıştırılan zenci köleler, Ali Bin Muhammet önderliğinde Abbasi İmparatorluğu’na isyan bayrağını açtı. Bu bataklıklar İslam’ın 3. Halifesi Osman döneminde savaş ganimeti olarak, Emevioğulları’na verildi. Öncelikle bu bataklıkların kurutulması gerekiyordu. Bu iş için Afrika’dan köleler getirildi. Köleler ağır çalışma şartları altında bu bataklıkları çiftlik arazisi haline getirdi. Böylece geniş toprak sahibi aileler ortaya çıktı. Bu uygulama Abbasi İmparatorluğu döneminde de devam etti.


On binlerce sayıya ulaşan bu köleler, ya Doğu Afrika’dan Zengibar’dan (bugünkü Tanzanya) zorla yakalanarak getirilmiş ya da İmparatorluğa bağlı ülkelerden vergi olarak alınmış, savaş esirleri durumundaydı. Bu bölgede büyük toprak sahiplerinden pek çoğunun, tuz bataklıkları kompleksi vardı. Hem bu bataklıkların suları kanallarla boşaltılarak, tuz elde ediliyor, hem de toprak yıkanıp tepeler-yığınlar oluşturulup, teras tarımına hazırlanıyordu. Çoğunluğu zenci olmakla birlikte, kırsal bölgenin yerleşme birimlerinden de getirilmiş bu köleler  500’den 5000’e kadar  ağır işçi bölükleri halinde kamplara yerleştirilmiştir. En büyük iş kampı Dujayl'da ve burada 15 000 zenci köle-işçi çalışmaktaydı. Evsiz-barksız, umutsuz, en kötü koşullar içinde yaşıyorlardı. Bütün yiyecekleri birkaç avuç un, bulgur ve hurmaydı.*

İşte böyle bir ortamda ortaya çıkan Ali Bin Muhammet köleler içinde örgütlendi. Onların içine girdi, birebir yüz yüze propaganda yaptı. Köleliğin sona ereceğini, efendilerinden kaçarak harekete katılanların özgür olacağını söylüyor ve Kur’an’dan ayetler okuyordu. En çok öne çıkardığı “Allah mu’minlerin canlarını ve mallarını cennet karşılığı satın almıştır” (Tevbe; 9/111) ayetiydi. Bu ayeti okuyarak, Allah’ın kullarının insanlar tarafından alınıp satılamayacağını, yegane satın alanın Allah olduğunu söylüyordu.**

Ali Bin Muhammet köleler içinde giderek güçlendi ve isyan bayrağını açtı. Bataklıklarda işlerine gitmekte olan kölelerin yollarını kestiler, onları özgür bıraktılar. Ardı ardına diğer çalışma alanlarına giderek, diğer köleleri de özgür bıraktılar. Sayıları her geçen gün arttı. Üzerlerine gelen Abbasi birliklerini bir bir yendiler. Ardından kendilerine bir kent kurdular. Bu kente “Özgürlük Kenti” anlamına gelen El-Muhtare adını verdiler. 14 yıl boyunca bu kentte ortaklaşa bir üretim ve paylaşım düzeni kurdular. Efendilerinden kaçan binlerce köle El – Muhtare’ye akın etti. 14 yıl boyunca köle isyanıyla baş etmeye çalışan Abbasi Sarayı 881’de El-Muhtare’yi kuşatma altına aldı. Bir yıl dayanan Zenci köleler, 882’de silah bıraktılar  ve önderleri Ali bin Muhammed  ise  883’te  yakalanıp öldürüldü.
1150 sene önce Abbasi Sarayı emekçi sınıfların karşısında konumlanmıştı. Bugün de yazlık, kışlık saraylarda yaşayan, uçan saraylarla seyahat edenler ve ejder meyveleriyle beslenenler de emekçilerin karşısında sermaye sınıfının yanında konuşlanmış durumda.
*http://yedek.ismailkaygusuz.com/index.php/health/55-foods/409-409
**http://www.birikimdergisi.com/birikim-yazi/3526/muminin-celadetine-ne-oldu#.W51ey84zbIU
*** Görsel http://www.ihsaneliacik.com sitesinden alınmıştır
Not: Ali Bin Muhammet ve El-Muhtare hakkında keyfli bir roman okumak isteyenlere İlknur Altıntaş’ın Peçeli ve Köle Türkler romanını tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder