18 Haziran 2012 Pazartesi

Teveccühün Rektörü



Akdeniz Üniversitesi rektörlük seçimi, 14 Haziran günü yapıldı. Rektörlük için 6 aday yarıştı. Halen görevde olan Prof. Dr. İsrafil KURTCEPHE, Prof. Dr. Fulya SARVAN, Prof. Dr. İbrahim DEMİR, Prof. Dr. İbrahim MELİKOĞLU, Prof. Dr. Hüseyin BASIM ve Prof. Dr. Hayrettin ÖKÇESİZ.  992 öğretim üyesinden 882’sinin oy kullandığı seçimleri, en çok oyu alan ve halen görevde olan İsrafil KURTCEPHE kazandı (429 oy). Kurtcephe’nin ardından en çok oyu sırasıyla, İbrahim DEMİR (288 oy) ve Mustafa MELİKOĞLU (77 oy) aldı.

Seçimlerin ardından makamında bir basın açıklaması yapan İsrafil KURTCEPHE, basın mensuplarının sorularını cevaplamış. Bir cevap özellikle dikkatimi çekti. Sanırım gazetecilerden biri Kurtcephe’ye; “Ankara’nın sizi atamasıyla ilgili bir sıkıntı görüyor musunuz?” diye soruyor. Kurtcephe’de yanıtlamış; “ Ankara ile ilgili bir sıkıntı görmüyorum. Cumhurbaşkanı’nın teveccühünün bizden yana olacağına adım gibi eminim.” Rektörlük seçimini açık ara kazanan Kurtcephe’nin verdiği yanıt bu. Tekrar rektör olması için ancak Cumhurbaşkanı’nın teveccühü gerekiyor. Çünkü biliyor ki, en çok oyu alması onun rektör olması için yeterli değil. Önce YÖK üç isim belirleyecek, sonra o isimler Cumhurbaşkanı’na sunulacak, Cumhurbaşkanı da o üç isimden birini seçecek. Yani Kurtcephe’nin kaderi Cumhurbaşkanı’nın elinde, o yüzden de çıkıp “En çok oyu ben aldım, benim atanmam doğru” diyemiyor, diyemezde. Sebebi de daha önce rektör olurken teveccüh sayesinde rektör olması. En çok oyu Mustafa AKAYDIN almasına rağmen, Cumhurbaşkanı teveccüh gösterip Kurtcephe’yi rektör atadı.

AKP iktidarının ilk yıllarında, en çok şikâyetçi olduğu kurumların başında YÖK geliyordu. Ama her kurumda yaptıkları gibi, onu da ele geçirince hiçbir şikâyetleri kalmadı. Her söze başladıklarında, 12 Eylül cuntasından bahsedip; o cuntanın Anayasası ve kurumlarıyla ülkeyi yönetmekten ve o cuntanın seçim barajı avantajıyla seçim kazanmaktan, hiç şikâyetçi değiller.

Anadolu’daki bir vilayet kadar nüfusu olan Akdeniz Üniversitesi’nde oy kullanma hakkı, sadece 992 öğretim üyesine ait. Onun dışında üniversitenin asli bileşeni olan öğrencilerin, üniversite çalışanlarının, asistanların hiçbirinin oy veya söz hakkı yok. Kendilerine 4 yıl boyunca rektörlük yapacak kişiyi, seçme hakları yok. Neden yok? 12 Eylül cuntasının üniversiteleri zapturapt altına almak için kurduğu, YÖK sayesinde. YÖK o kadar antidemokratik ki, en çok oyu alsanız da işiniz teveccühe kalıyor.

İsrafil KURTCEPHE belki yeniden teveccühe mazhar olabilir, ama o teveccühe de çok güvenmese iyi eder. AKP her alanda olduğu gibi, üniversiteleri de tamamen piyasanın inisiyatifine terk etmeye hazırlanıyor. Sağlık sisteminde bu işi tamamladı sayılırlar, 4+4+4 sistemiyle eğitimde de piyasalaşmaya hız verdiler, yakında sıra üniversitelerde. Geçilecek sistemle her üniversitenin başında küçük YÖK’ler olacak, ama o sistemde rektöre yer olmayacak. Tıpkı Kamu Hastaneleri Birliği projesinde ki gibi, nasıl orada başhekim yerine ticaret odası başkanı olacaksa, üniversitelerde de rektör yerine tarım kooperatifi başkanı olabilir. Tabi bunun yanında birde güvencesizlik olacak, artık birçok asistanın, öğretim üyesinin güvencesi olmayacak. Yani bir nevi 4-C statüsünde olacak. Zaten bu sistem de yavaş yavaş uygulanıyor. Doktorasını tamamlayan birçok kişiye kadro verilmiyor. AKP her alanda güvencesizliği yaygınlaştırıyor. Artık bazıları için teveccühte işe yaramayacak.

Bir de teveccühle hiç işi olmayanlar var tabi. Yıllardır YÖK’e, paralı eğitime karşı mücadele edenler. Onlara artık daha fazla iş düşüyor; “AKP’nin üniversiteleri sermayeleştirme saldırısını geri püskürtmek.”