22 Haziran 2016 Çarşamba

Antalya Afet Bölgesi



Evet, Antalya büyük bir afet bölgesi ama bu afet doğa olaylarından kaynaklı değil. Tamamen AKP eliyle yaratılmış bir afet. Antalya’nın can damarı olan turizm, dibe vurmuş durumda. Turizm ve ona bağlı yan kollarla Antalya ekonomisi felç olmuş durumda. Turizm krizinden etkilenen iş kolu sayısı 52.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın verileriyle krizin boyutu iyice açığa çıkıyor. ATSO Başkanı Davut Çetin’in, Haziran Ayı Meclis toplantısında yaptığı konuşmada turizmle ilgili verdiği verilere kısaca bakalım.

  • SGK’nın Mart ayı verilerine göre 5 bin esnaf ve 5 bine yakın tarım üreticisi SGK’dan çıkmış.
  • Büyük otellerin bir kısmı kapanmış ya da hiç açılmamış. Akdeniz Turistik Otel İşletmecileri Birliği’nin verilerine göre de 30 otel el değiştirmiş.
  • Geçen yılın Haziran ayında Antalya dış hatlar terminaline gelen uçak sayısı 8000 iken, bu yılın Haziran ayında sayı 1800’e düşmüş.
  •   Turist sayısındaki 5.5 aylık düşüş, %45
  •   Günlük olarak turist kaybı %60
Şimdi de Doğan Haber Ajansı’nın derlediği verilere göz atalım:
  •     Haziran ayının ilk 15 gününde Antalya’ya gelen turist sayısı geçen yıla göre %58,7 düştü.
  •   Aynı dönemde Rus turist sayısı %98,5 Alman turist sayısı %44.9 azaldı.
  • Bu yılın ilk 5 ayında, geçen yılın ilk 5 ayına göre turist sayısı %42 oranında azaldı.
İnternetten otel rezervasyonu yapan Trivago’nun verilerine göre de internetten Türkiye’deki otellerin aranma oranı %58 düşmüş. Özellikle 2015 yılında arama yapan Rus ve Alman turistlerde büyük düşüş yaşanmış. Sputnik Türkiye’nin haberine göre ise, yaklaşık 1300 otel satılığa çıkarılmış.

Yukarıda saydığım veriler turizmin genel halini ortaya koyan veriler. Birde turizmden geçimini sağlayan yüz binlerce emekçi var. Yaklaşık 300 bin kişinin işsiz kaldığı söyleniyor. Turizmle ilgili birçok veri tutulurken, kaç kişinin işsiz kaldığı konusunda bir veriye ulaşamadım. Eğer iddia edildiği gibi rakam 300 bin civarındaysa bu sayıya çalışanların ailelerini, esnafları vb eklediğimizde krizden doğrudan etkilenenlerin sayısı 1 milyona yaklaşıyor.

Şimdi turizmin kötü gidişine çareler aranıyor, paketler hazırlanıyor. Hükümetin hazırladığı paketler turizmi değil, turizmciyi kurtarma paketleri.

ATSO başkanı da yaptığı konuşmasında benzer talepleri dillendiriyor, Antalya için bir afet planı uygulanmasını, SGK primlerinin, vergi borçlarının ve banka alacaklarının ertelenmesini istiyor. Haliyle o kendi sınıfını kurtarma derdinde. İşsiz kalan binlerce emekçinin durumunun ne olacağı, kimsenin umurunda değil.

Turizmdeki bu çöküntü, turizmden geçinen esnafı da olumsuz etkiliyor. Alanya’da esnaf yağmur duasına çıkar gibi turist duasına çıkarken, Kemer’de ise yazar kasalarını kırdı. Kundu’da yol kapattı.

Yavaş yavaş toplumda bir tepki birikiyor. Öncelikle anlaşılması ve anlatılması gereken krizin sorumlusunun AKP ve onun uyguladığı iç ve dış politikalar olduğudur. Daha geçen yıl Rusya’nın yaşadığı ekonomik sıkışmışlık sonucu, zaten gelen Rus turist sayısı azalmışken, Rus uçağını düşürmenin ülke turizmini de bombalamak olduğunu AKP’nin bilmiyor olması imkânsız.

Yine Suriye’de yaşanan iç savaşta taraf olunması, her türlü cihadist grubun desteklenmesi, desteklenen grupların ülkemizde bombalı eylemler düzenlemesine göz yumulması. Kürt sorununda eskiye dönerek, sorunun silahla çözülmeye çalışılması, savaşın büyük kentlere taşınması, turizmi dibe vurdurdu. Kimse can güvenliğinin olmadığı bir ülkeye gitmek istemez. Yani sadece problem yaşadığımız Ruslar değil, Danimarka’dan Hollanda’sına hiçbir ülke insanı, ülkemize tatile gelmek istemiyor.

AKP’nin mevcut politikalarından geri adım atacağı da beklenmesin. Antalya turizminin de ekonomisinin de geleceği tehlikede. AKP’nin 7 Haziran sonrası tırmandırdığı şiddete karşı çıkmak yerine, Kürt “avına” çıkan Alanya esnafına ve tarladaki salatalığı, domatesi elinde kalan çiftçiye asıl düşmanın kim olduğunu, savaşın ve şiddetin asıl kimi mağdur ettiğini, sorunun otelde çalışan işçiyle, dükkânını kapatan esnafla ortak olduğunu anlatmamız lazım.

Bugün turizm emekçilerinin, esnafının, çiftçinin, bir bütün olarak Antalya halkının, Antalya’nın ve ülkenin geleceğini esir alan AKP’ye karşı sesini daha gür çıkarma vaktidir.