AKP
iktidarının “benden olmayan kamu çalışanı olmasın” diyerek kullandığı ve Anayasa
Mahkemesi tarafından durdurulan “Güvenlik Soruşturması” uygulaması, AKP
tarafından yeniden yasallaştırılmak isteniyordu. Bu nedenle 31 Mart 2021 günü
TBMM’ye yeni bir yasa teklifi sundular ve sunulan teklif muhalefetin oylarıyla reddedildi.
TBMM iç tüzüğü gereği, reddedilen bir teklif bir yıl içinde tekrar meclise
sunulamıyordu. Ancak AKP en iyi bildiği işi yaparak, yani yasa ve kanun tanımaz
tutumunu sürdürerek, TBMM Başkanının da devreye girmesiyle yasayı yeniden
meclise sundu. Ve yasa 01 Nisan 2021 günü kabul edildi. Haliyle muhalefet
duruma tepki gösterdi. Yasayı yeniden Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını
ifade ettiler.
İşte
muhalefetin büyük açmazı da burada başlıyor. Muhalefet, AKP’ye karşı bütün
mücadele yöntemini “mecliste konuşmaya, bakanlara soru sormaya, mahkeme
kapılarına gitmeye ve seçimde hesap sormaya yani seçimi beklemeye” sınırlamış durumdadır.
Sokağa çıkıp tepki göstermeyi, AKP’nin işine yarar diye öcüleştirmektedir.
AKP
kayyum rektör atıyor muhalefet mahkemeye gidiyor; İstanbul Sözleşmesi bir
gecede feshediliyor muhalefet mahkemeye gidiyor; AKP mecliste darbe yapıyor
muhalefet yine mahkemeye gidiyor.
Muhalefet,
sanki normal bir demokrasi varmış, TBMM’nin bir işlevi varmış, anayasa ya da
hukuk varmış gibi hareket ediyor. Oysa bunların hiçbiri yok ve bunların
olmadığı yerde mücadele sadece mecliste ve mahkeme kapılarında sürdürülemez. Sokağın
gücünü arkanıza almadan bu gidişi durduramazsınız. Haklı olmanız yetmez, güçlü
de olmanız gerekiyor. Bu güçte mecliste ya da mahkeme kapılarında değil
sokaktan geçiyor.
derde güreşmeye devam edersiniz ve AKP’de minderde sizi yerden yere vurmaya devam eder.
AKP’nin yarattığı bu zorbalığı, bu karanlığı ancak halkın örgütlü gücüyle yenebiliriz.