Suudi
Arabistan 2 Ocak günü 47 kişiyi idam etti. Terör suçuyla yargılanan ve suçlu
bulunan 47 kişi içinde, ülkenin önde gelen Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr’de
var. Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr, ülke yönetimini karşı 2011’de
başlayan protestoları desteklediği ve teşvik ettiği gerekçesiyle tutuklanmıştı.
Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr, özellikle Cuma hutbelerinde Şiilere dönük
baskıları eleştiriyordu. Bu nedenle Suudi
yönetimi, Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr’den Cuma namazı kıldırmamasını
istemişti.
Arap ülkelerinde başlayan isyan dalgası Suudi Arabistan’da
da yankı bulmuş ve ülkenin zengin doğu vilayetlerinde yaşayan Şiiler
ayaklanmıştı. Demokratik şekilde başlayan bu gösterilere, Ayetullah Nemr Bakır
en-Nemr’de destek veriyordu. Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr konuşmalarında
Şiilerin Petro Dolar zengini Suudi rejiminden monarşinin kaldırılmasını,
serbest seçimlerin yapılmasını, Şiilere yönelik ayrımcı politikalara son verilmesini,
Şii mezhebinin resmi bir mezhep olarak tanınmasını, vahabi din adamlarının Şii
mezhebine dönük hakaretlerine son vermelerini, ülkedeki fakir halkın durumunun
iyileştirilmesini istiyordu.
Suudi Arabistan yönetimi Ayetullah Nemr Bakır
en-Nemr’i İran ajanı olmakla ve halkı ayaklandırmakla suçluyordu. Ayetullah
Nemr Bakır en-Nemr “Eğer Suudi Arabistan İran’la hesaplaşmak istiyorsa
onlarla savaşsın, bizim kimseyle bir bağımız yok, biz, bize ait olan
haklarımızı istiyoruz” diyerek suçlamaları reddediyordu.
Suudi Arabistan 2011’deki ayaklanmayı kanlı bir
şekilde bastırdı ve 2012 yılında da Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr’i
tutukladı. Yaptıkları yargılama sonucu suçlu buldukları Ayetullah Nemr Bakır
en-Nemr’ i idam ettiler.
Bu idam sıradan bir idam olmanın ötesinde başka
anlamlar taşıyor. Bu idam aslında, genelde Şiilere, özelde İran’a bir mesaj. Suudi
Arabistan yönetimi ülke içindeki Şii ayaklanmayı bastırmakla kalmamış, Bahreyn’deki
ayaklanmaya da doğrudan askeri müdahalede bulunmuştu. Bahreyn’deki ayaklanma
Suudi tanklarıyla bastırılmıştı.
Suudi Arabistan yönetimi, uzun zamandır Şiilere
savaş açmış durumda. En son Yemen’e işgal gücü gönderen Suudi Arabistan, Yemen’in
önemli bir gücü olan Ensarullah hareketi yani Husilerle Yemen’de savaşıyor.
Suudi Arabistan bölgedeki tüm Şii hareketleri, İran’ın yönlendirdiği
varsayımıyla her türlü hareketi bastırmayı meşru görüyor.
Oysa bir bütün olarak Şiiler Ortadoğu’da güç
kazanıyor ve birbirleriyle yakınlaşıyor. Aslında olan, Arap baharının bir Şii
baharına dönüşmüş olması. ABD’nin Irak’ı işgaliyle Irak’lı Şiiler ülkenin en
büyük gücü haline geldiler ve İran’la yakınlaşmaları arttı. Haliyle İran’ın
Irak üzerindeki etkisi de yoğunlaştı.
Araplar İsrail’le yaptıkları tüm savaşları
kaybetmişken, İsrail’e tek mağlubiyeti tattıran Lübnanlı Şii hareket Hizbullah
oldu. Suriye iç savaşında, Şii olmamasıyla birlikte, İran ve Hizbullah’ın
müttefiki olan Esad Katar, Suudi Arabistan ve Erdoğan desteklediği cihatçı teröristlere
rağmen ayakta kalmayı başardı.
Ayrıca İran’ın, ABD ve diğer ülkelerle nükleer
meselesi üzerinden anlaşmaya varması, Suudi Arabistan için yeni bir kayıp
demekti.
İşte tüm bunlar üst üste konunca, Ayetullah Nemr
Bakır en-Nemr’in idamı daha iyi anlaşılır.
Suudi Arabistan’ın Ayetullah olan bir Şii din
adamının öldürülmesinin yaratacağı infiali bilmemesi imkânsız. Buna rağmen Ayetullah
Nemr Bakır en-Nemr’i idam ettiler. Bu idamla bölgede yeni bir mezhep savaşının
kıvılcımı ateşlenmiş oldu. Bu kıvılcım sadece Suudileri yakmayacak, tüm
Ortadoğu ve ülkemize de sıçrayacaktır.
Suudilerin en büyük müttefiklerinden olan Erdoğan’ın,
bu meselede de onların yanında yer alacağı kesindir. Hem mezhepsel olarak hem de
çıkarları bunu gerektiriyor. İsrail’le
barışma, İran’la düşmanlaşma dönemi çok yakında hız kazanacaktır.
AKP’li Bekir BOZDAĞ’ın geçmiş yıllarda İsrail’i
yenen Hizbullah’ı şeytan ilan ettiği konuşma, arşivlerde duruyor.
Tüm bu yaşananlar Ortadoğu’daki güç mücadelesinin
yeni adımları. Bu kavgada daha çok masumun kanı akmaya devam edecek.
Yalnız şuanda Ortadoğu’da yükselen iki güç;
Kürtler ve Şiiler. Yaptıkları çelişkili ittifaklara rağmen, bu iki halkın
mücadelesini kanla bastırmaya çalışanlar fena halde kaybedecekler.
Zamanı gelmiş bir fikir kadar, zamanı gelmiş
halkları da durduramazsınız. Tarih bunun sayısız örneğiyle doludur. Ya eşit,
özgür, gerçekten demokratik bir ülkede bir arada yaşamı seçersiniz ya da
halklar kendi iradesini kendi seçer.