26 Aralık 2014 Cuma

Suriyeliler, Hıristiyanlar… Faşist Saldırılar. Antalya’da Neler Oluyor?


Son günlerde Antalya’da ardı ardına önemli olaylar yaşanıyor.  Antalya Valisi’nin Suriyeli göçmenleri hedef alan açıklaması, Akdeniz Üniversitesi öğrencilerine açılan yüzlerce soruşturma ve ardından ilerici, solcu öğrencilere dönük faşist saldırılar, yılbaşı öncesi İncil dağıtmak isteyen Hıristiyan yurttaşların engellenmesi…

Suriyeliler yine Hedefte

Antalya Valisi Muammer TÜRKER Uygulama Oteli’nde basın mensuplarıyla yaptığı toplantıda, kentte yaşayan Suriyelilere Antalya’yı terk etmeleri için tebligat yaptıklarını ifade etmiş. Antalya’nın öznel durumundan dolayı, kentin Suriyeliler için cazibe merkezi olmasını istemiyorlarmış.  İnsanın aklına gelmiyor değil, “Nedir bu Antalya’nın öznel durumu”. Herhalde turizm. Malum 2000’li yıllarla birlikte, Antalya Türkiye’nin turizm başkenti oldu. Her yıl kentimize milyonlarca turist geliyor ve bundan turizm geliri elde ediliyor. Haliyle Antalya “marka” bir şehir konumunda. Oysa bu makyajı kazıdığınızda, bambaşka şeylerle karşılaşıyorsunuz. Milyonlarca turist, binlerce otelde konaklayıp, turizme gelir katıyor ama bu otellerin çoğunun geliri İstanbul’a gidiyor, çünkü şirketlerin çoğunun merkezi İstanbul. Ayrıca her şey dâhil sisteminden dolayı, otelden çıkmayan turistlerin çoğu, Antalya’yı görmüyor bile. Yine turizmde çalışan yüz binlerce emekçi, mevsimlik işçi konumunda. Çalışma koşulları kölelik düzenini aratmıyor, yine çoğu güvencesiz ve sendikası yok. Herhalde valinin bahsettiği, Antalya’nın özel durumu bu.  Başka bir özel durumu varsa, sayın vali daha net anlatsın, biz de bilelim.

Suriyeliler Ucuz İş Gücü

Suriyelilere kenti terk etmeleri için tebligat gönderdiklerini ifade eden Vali Muammer TÜRKER, aynı Suriyelilerin ucuz iş gücü potansiyeli barındırdığı için üreticilerden istek geldiğini ifade ediyor. Yukarda turizm emekçileri için bahsettiğim çalışma koşulları, Suriyeli göçmenler içinde geçerli. Başta İstanbul ve Mersin gibi büyük iller olmak üzere, birçok yerde yaşayan Suriyeliler, ucuz iş gücü olarak kullanılıyor. Neredeyse hiç birinin sosyal güvencesi yok ve çok düşük ücretlerle çalıştırılıyor, güvenli beslenme ve barınma koşullarından yoksunlar. Üretici bundan memnun olurken, Suriyeliler yüzünden işini kaybettiğini düşünenler ise, hedeflerine Suriyelileri alıyor.  Irkçı hezeyanlarla Suriyelilere saldırılıyor. Antalya Valisi’nin açıklamasının mürekkebi kurumadan, Manavgat’ta tarımda çalışan ve işten dönen Suriyelilere saldırı gerçekleşti. Yol verme tartışmasıyla başlayan olay, ırkçı bir linçe dönüştü.

Artık hangi kent olursa olsun fark etmiyor, her olumsuzluk Suriyelilerden biliniyor.  Oysa o insanlar, bir savaştan kaçıp ülkemize sığındılar. Suriye’de yaşanan iç çatışmayı kimin körüklediğini, “Esad gitsin de ne olursa olsun” hezeyanı içinde olanların kimler olduğunu, hepimiz biliyoruz. Birleşmiş Milletlerin müdahalesine zemin hazırlamak için, kontrolsüz bir şekilde mülteci akınına kapılarını açan, “şu kadar sığınmacı gelirse, BM müdahale etmek zorundadır” deyip savaş çığırtkanlığı yapan, bizatihi AKP ve onun değişmez başkanı olma yolunda hızla ilerleyen, Recep Tayyip ERDOĞAN’dır.

Türkiye halkı için asıl tehlike olan, iç savaştan kaçıp gelen Suriye halkı değil, ülkemizde özellikle sınır illere yerleştirilen, dünyanın birçok yerinden getirilen, cihatçı teröristlerdir. Bunların çoğu bugün IŞİD ve El Nusra gibi cihatçı terörist örgütlerin safında savaşmakta, sınırlarımızdan kolayca ellerini kollarını sallayıp geçmektedirler. İlerde kontrolden çıkma potansiyelleri yüksek olan bu teröristlerin, Suriye’den sonra hedeflerine Türkiye’yi almaları uzak bir ihtimal değil. Bu teröristlerin Türkiye’nin herhangi bir ilinde ya da kentimizde gerçekleştireceği bir saldırıda, ne özel durumunuz kalır, ne de hassas durumunuz.


Akdeniz Üniversitesi’nde Soruşturma ve Faşist Terör

Akdeniz Üniversitesi son günlerde gündemden düşmüyor.  Yüzlerce öğrenci hakkında açılan soruşturmalarla birçok öğrenci okuldan atılma tehlikesiyle karşı karşıya. Yolsuzlukları ayyuka çıkan rektör, özel güvenlik ve polis işbirliğiyle öğrencileri soruşturmalarla yıldırmaya çalışıyor. Bu soruşturma terörünün yanında, son iki gündür Türkiye’deki birçok üniversiteyle eş zamanlı ilerici ve solcu öğrencilere dönük, faşist saldırılardan Akdeniz Üniversitesi de nasibini aldı.  Yolsuzlukları ve soruşturmaları protesto eden ilerici ve solcu öğrencilere faşistler, taş, sopa ve bıçaklarla saldırıyor. Tüm Türkiye’de ve Akdeniz Üniversitesi’ndeki bu saldırılar, sıradan değil. Ak Gençliği aktif duruma geçmeye çağıran Başbakan’ın bu çağrısına, Ak gençlikten önce, ülkücüler atılmış durumda. Mecliste, MHP’li vekillerin AKP her sıkıştığında, onun koltuk değneği olma görevini, sokakta da ülkücü faşistler üstleniyor. Dışarıdan getirdikleri saldırganlarla beraber, öğrencilere saldırıyorlar. Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü de bu saldırılara seyirci kalıyor. Yolsuzlukları protesto eden öğrencilere soruşturma üstüne soruşturma açarken, üniversite içinde bıçakla, satırla, sopayla gezenleri seyretmekle yetiniyor. Rektör bu saldırılar sayesinde, yolsuzluklarının gündemden düşeceğini düşünüyorsa yanılıyor.

İncil Dağıtımına Engelleme

Antalya İncil Kilisesi ve Antalya İncil Kiliseleri Derneği, her yıl olduğu gibi bu yılda Noel etkinlikleri kapsamında, Kaleiçi Üçkapılar bölgesinde bir dizi etkinlik düzenleyip, Türkçe İncil dağıtımı yapmışlar. İncil dağıtımı izin alınmadığı gerekçesiyle valilik kararıyla polis tarafından engellenmiş. Dernek yöneticileri her yıl yaptıkları etkinliğin izinli olduğunu belirtirken, Valilik çok sayıda şikâyet aldıklarını açıklamış. Hıristiyanların Noel kutlamalarına dönük saldırılar ve karalamalar da Antalya, tekil bir örnek değil. Türkiye’nin birçok yerinde yılbaşı kutlamaları üzerinden, Noel ve Hıristiyanlar hedef gösteriliyor.

Son günlerde Avrupa’da artan İslam karşıtı gösteriler, eleştiri konusu oluyor. Bu gösteriler Türkiye tarafından da tepkiyle karşılanırken, benzer uygulamalar ülkemizde de misliyle yaşanıyor. Suriyelilere karşı ırkçı saldırılar, Hıristiyan yurttaşlara tahammülsüzlük, ne ararsanız var. Faşizm öyle illetli bir hastalıktır, tüm bünyeyi sarar. Almanya’da Türk’e, Müslüman’a; Türkiye’de Kürt’e, Suriyeliye, Hıristiyan’a düşman olur.

İşte, asıl Antalya’ya zarar veren yukarda saydığımız olaylar. Antalya’yı tüm güzellikleriyle bir arada yaşanabilen bir şehir olmasını sağlamak, bizim elimizde. Ülkemizin ve kentimizin gerici ve ırkçı bir karanlığa gömülmesine müsaade etmeyeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder