Charlie Hebdo dergisi’nin katliamdan sonraki ilk
sayısı ,Türkçe dahil 6 dilde 3 milyon basıldı. Dergi kapağında Hz
Muhammet karikatürüyle çıktı. Karikatürde gözü yaşlı Hz. Muhammet elinde
“jesuies Charlie” (Ben Charlie’yim) yazan bir döviz taşıyor.
Karikatürün üst kısmında da Tout est pardonne” (Her şey affedildi) yazıyor.
Dergi’nin bu özel sayısının, Türkiye’de önce
,Cumhuriyet gazetesi tarafından yayınlanacağı duyuruldu. Sonra, sadece
bazı sayfalarının yayınlanacağı söylendi. Sabah gazeteyi aldığımızda,
bazı bölümlerin ve kapağında da iki köşe
yazarının sütununun yayınlandığını gördük. Ama bu yayınlamanın o kadar kolay
olmadığı anlaşıldı. Çünkü gazete basıldıktan hemen sonra polis dağıtım
kamyonlarını durdurup mahkeme kararı olmadan arama yapmaya
başlamıştı bile. Karikatürün kapaktan yayınlanmadığı görülünce araçların
dağıtıma çıkmasına izin verilmişti. Halbuki daha dün, ülkenin başbakanı
Fransa’da basın ve düşünce özgürlüğü için yürürken bugün ülkesinde
gazete matbaaları polis tarafından basılıyordu.
Gazetenin karikatürleri yayınlamasıyla birlikte
Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik bir linç kampanyası da anında harekete geçti.
Özellikle sosyal medya üzerinden adı geçen gazete ve gazetenin yazarları
tehdit edilmeye başlandı. Gazetenin Ankara bürosunun da çok sayıda tehdit
telefonu aldığı açıklandı.
Cumhuriyet Gazetesi’nin karikatürleri
yayınlamasıyla Paris katliamına yönelik çekingen ifadeler kullanan İslamcı ve
yandaş medya bu sefer asıl yüzünü gösterdi ve hem Cumhuriyet Gazetesi’ni
hem de Charlie Hebdo Dergisi’ni hedef göstermeye başladılar.
Katliamlar sonrası “İslamofobi’’yi ağızlarına
sakız eden İslamcı medyanın Türkiye’de ki “İslamofaşist “yüzü açığa
çıktı. Avrupa’da, İslama hoşgörü ve saygı isteyen ülkemizin İslamcıları,
ülkemizdeki her türlü farklı düşünceye tahammülsüz olduklarını bir kere daha
gösterdiler. Onlara göre Türkiye’de bir karikatürü yayınlayamazsınız ama
bir otel dolusu aydını din uğruna yakabilirsiniz.
Din konusunda bu kadar hassas(!) olan
İslamcıların kendilerinin çıkarı varsa, dine hakaret de olsa sorun
görmediklerinin çok kanıtı var. En basit örnek; Hakkında- ki rüşvet ve
yolsuzluk iddiaları yüzünden istifa eden Egemen Bağış’ın Kuran ayetleriyle alay
etmesidir. Mehmet Metiner’in yakınlarına torpili savunmak için ayetleri kanıt
göstermesidir. Ancak ne hikmetse, ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk
çarkı,KaçAK Saray,diyanet işleri başkanının halkın parasıyla lüks arabalar
alması İslamcılarda en ufak bir infial yaratamamıştır.
Sürekli yaşananlara karşı gerçek İslam bu değil
diyenler yaptıklarıyla sürekli kendilerini tekzip ediyorlar. Madem gerçek İslam
bu değil yaşanan onca katliamı İslamcılar olarak neden
lanetleyemiyorsunuz. Çünkü biliyorlar ki kendilerinin anladığı İslam bu.
Onların İslam’ı El-Kaide,IŞİD ve Boko Haram’ın anladığı İslam’la aynı. Gerçek
bir yüzleşme istemiyorlar. Hurafelerden ve uydurma kurallardan arındırılmış
kamusal alanın dışına çıkarılmış bir dinde kendilerinin bir yeri olmadığını çok
iyi biliyorlar.
Ülkemizde ki dinci gericilik AKP iktidarı eliyle
beslenip büyütülmeye devam ediyor. Ülke gerici ve piyasacı bir kuşatmanın
tehdidi altında. Charlie Hebdo genel yayın yönetmeninin, derginin Türkçe
basılmasının önemini vurgularken kullandığı cümle çok önemli. Derginin genel
yayın yönetmeni Gerard Biard , Türkçe baskının, en önemlisi olduğunu
belirterek, “Çünkü Türkiye ’de anayasal laiklik saldırı altında” diyor.
Türkiye’de İslami faşizme karşı gerçek bir
laiklik mücadelesi artık yadsınamaz hale geldi. Özellikle Birleşik Haziran
Hareketi’nin AKP’nin toplumu ve ülkenin geleceğini teslim almak için eğitim
üzerinden başlattığı gerici kuşatmaya karşı başlattığı” Bilimsel Laik Eğitim
İçin Ayaktayız” kampanyasına dudak bükenlerin son yaşananlardan sonra bir kez
daha düşünmeleri gerekir.
Cumhuriyet Gazetesi düşünce özgürlüğü kapsamında
önemli bir adım atarak karikatürleri yayınlama cesaretini göstermiştir. Bizler
de mazeret aramadan bu linç kampanyasına karşı Cumhuriyet Gazetesi’nin yanında
durmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder