1 Şubat 2013 Cuma

Kesik Minare



Son günlerde Antalya’nın en önemli gündem maddelerinden biri Kaleiçi’nde yer alan Kesik Minare’nin camiye çevrilerek ibadete açılmak istenmesi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün Kesik Minare’nin içinde bulunduğu alanı daha önce arkeolojik park ve açık hava müzesi olarak tasarladığı biliniyor,bu konuda koruma kurulunun da kararları mevcut. Daha sonra vakıflar, nedense bu kararından vazgeçerek Kesik Minare’nin cami olarak ibadete açılmasına karar veriyor. 

Kaleiçi’ni ve o bölgeye yakın mahalleri şöyle bir göz önüne getirdiğinizde ibadete açık cami sayısı 10’nun üzerindedir. Hemen hepimiz Kaleiçi’nde dolaşırken muhakkak bir vakit namazı esnasın da her hangi bir caminin önünden geçmişizdir. Büyük oranda camilerin boş olduğu görülür. Yani Kaleiçi’nde ve çevresinde ki yerleşim yerlerinde ihtiyacın üzerinde cami mevcuttur. Peki durum böyleyken Vakıflar, hangi gerekçe ile Kesik Minare’nin koruma kurulu kararları olmasına rağmen camiye çevirmek istemektedir. Bu karar ülkemizin içinde bulunduğu siyasi atmosfer ve iktidarın tarih anlayışından bağımsız düşünülemez. Muratpaşa Kaymakamı Fatih Kocabaş’ın “Kesik Minare’nin müze olmasını istemenin tarih ve sosyal gerçeklerden uzak bir tartışma olduğunu ve müze fikrine karşı olduğunu”  belirtmesi kaymakamın yaşadığı kentin tarihinden nasıl bi haber olduğunun kanıtıdır.

Kesik Minare’nin tarihi MS II.YY’a uzanır.Roma döneminde tapınak olarak inşa edilmiştir. Kesik Minare’nin bulunduğu alanda yer alan bir yazıtta "Attaleialıların kentine Serapion oğlu Al- -'lı Aniketos  armağan etti" yazmaktadır. Bu yazıttan kaynaklı Tapınağın Tanrı Serapis’e ait olabileceği düşünülmektedir. Tapınağın  kalıntıları üzerinde VI.YY’da bir Kilise inşa edilmiştir. Kilise VII. YY’da ki Arap akınlarıyla tahribata uğramış daha sonra ise onarılmıştır. Yapı Kıbrıs hakimiyeti sırasında tekrar elden geçirilmiştir. Yapı son olarak Osmanlı döneminde I.Bayezid’ın oğlu Şehzade Korkut tarafından kenarına bir minare eklenmek suretiyle kendi adıyla camiye dönüştürülmüştür. Uzun süre ibadete açık olan cami daha sonra geçirdiği büyük bir yangınının ardından bir daha kullanılmamıştır. 1974 yılın da da tekrar bir onarım geçirmiş ve etrafı demir korkuluklarla çevrilmiştir.  

Tarihçesiyle, pagan bir dinin,  Hıristiyan ve Müslümanların ibadethanesi, bu coğrafyada yaşayan herkesin ortak değeri olmuştur. Ancak siyasi iktidarın tarih anlayışı ecdat edebiyatıyla sınırlı ve 1299’dan öncesini tarih olarak görmemektedir. Bu anlayış iktidarın ılımlı İslam ve neo Osmanlıcı anlayışının da bir tezahürüdür. AKP iktidarı kendi stratejisi doğrultusunda toplumu yönlendirmede Osmanlının istilacı zaferleriyle toplumu avutmaktadır. Kesik Minare’nin yeniden camiye çevrilecek olmasında işte bu zihniyet yatıyor. Kimse tartışmayı ; "bunlar camiye karşı" meselesine sıkıştırmaya çalışmasın. Yukarıda da değindik Kaleiçi’nde onca cami cemaatsizken yeni bir camiyi gerektirecek hiçbir şey yok. O zaman geriye tek bir şey kalıyor o da AKP’nin toplumu dindarlaştırma ve gericileştirme politikasının bir parçası olması. AKP kendi tarih anlayışının dışında kalan tüm değerlere sırtını dönmekte yok olmasına göz yummaktadır. Bir çok tarihi yapı son olarak Galatasaray 
Üniversitesi yangınında olduğu gibi şüpheli şekilde yanmakta ve ranta açılmaktadır. Yanmayanlarsa kaderine terk edilmektedir.

Kesik Minare’nin koruma kurulun ve Vakıfların daha önce aldığı karar doğrultusunda açık hava müzesi ve arkeolojik park olarak düzenlenmesi gerekir. İnsanlığın ortak değeri olan bu yapı camiye çevrilerek ve boş kalarak işlevsizleştirilmemelidir. Tarihi eserler bizim mirasımız değil, Anadolu’da yaşamış onca medeniyetin bize emanetidir. Bu emanet hepimizindir,ona sahip çıkmak insanlık vazifesidir. Son olarak kentimiz de ki bilim insanlarına bir çağrım var.Özelliklede Arkeolog ve Tarihçilere. Tarihi yapının camiye dönüştürülecek olmasına sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Bu suskunluğunuzun sebebi nedir?