2 Ağustos 2016 Salı

AKP’nin “Üst Akıl” Riyakârlığı

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden iki hafta geçti. İki hafta boyunca her gün, bir sürü “son dakika” gelişmesi yaşadık ve yaşamaya devam edeceğimiz anlaşılıyor.

Darbe girişimiyle ilgili birçok soru da halen cevapsız orta yerde duruyor ve durmaya devam edecek.  Bu sorulardan biri de “darbenin arkasında kim var?” meselesi. AKP’li birçok vekile göre; bu darbenin arkasında bir “üst akıl” var.

AKP’liler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerine dönük her eleştiri ve protestolarda bir “üst akıl” olduğunu iddia eder durur. Darbe girişiminde de bir “üst akıl” olduğunu, bu sefer isim vererek ifade ediyorlar ve Amerika Birleşik Devletleri’ni açıkça suçluyorlar. Haksızlar mı? ABD bu darbenin arkasında olamaz mı? Muhtemelen haklılar ama aynı zamanda riyakârlar. Bu riyakârlık meselesine geleceğim ama önce “darbede ABD’nin rolü var mı?” meselesine değinelim.

2010 referandumu öncesi NTV canlı yayınına katılan Oğuzhan MÜFTÜOĞLU*  “emperyalizmin rolü anlaşılmadan, darbeler açıklanamaz” diyerek, ülkemizde yaşanan darbelerin niçin ve nasıl yapıldığını, hangi sınıflar tarafından yapıldığını ve bu darbelerde ABD ve NATO’nun rolünü ortaya koymuştu. Bu esnada programın diğer katılımcılarından olan ve o dönemde, bugün OHAL kararnamesiyle kapatılan, Taraf gazetesi yazarı olan AKP yancısı Markar Eseyan hiddetli bir şekilde “27 Mayıs’ta ABD’nin rolü var mı”?diye sorunca Oğuzhan MÜFTÜOĞLU “incelensin o da bulunur” demişti. 15 Temmuz darbe girişimi de sağlıklı bir şekilde incelenirse, ABD’nin rolü de daha iyi anlaşılır. Görüldüğü gibi ülkemizde yaşanan her darbe girişiminin arkasında ABD’nin muhakkak rolü var, rolü yoksa da bilgisi vardır. Çünkü ülkemizde yapılan başarılı, başarısız tüm darbe girişimlerini yapan Türk Silahlı Kuvvetleri,  bir NATO ordusudur. Amerikalı Generalin “tüm müttefiklerimiz tutuklandı” çıkışı boşuna değildir.

Yani AKP ve Erdoğan “üst akıl” konusunda haklılar. Gelelim haklılar ama riyakârlar meselesine.

Riyakârlar çünkü bu “üst akıl” meselesini, ABD ve destek verdiği darbenin hesabını sormak için değil. Eğer AKP ve Erdoğan darbenin arkasındaki “üst akıl” ABD’den hesap soracaklarsa, yapacakları çok basit. ABD ile tüm ikili anlaşmalar fes edilmeli, ülkemizdeki ABD üsleri kapatılmalı, ABD elçisi sınır dışı edilmeli ve NATO’dan çıkılmalı. Var mı bunlarda bunları yapacak yürek ve siyasi irade? Tabii ki yok.

Çünkü onların derdi darbenin arkasındaki “üst akıl” dedikleri ABD’den hesap sormak değil, darbenin merkezinde olan FETÖ ile AKP ortaklığının gizlenmesi için “üst akıl” bahanesine sığınmak. İstiyorlar ki “bu FETÖ’cular, devlet kurumlarına nasıl yerleştiler, bunlar bu tüm kritik kurumları ele geçirirken, AKP iktidarı ne yapıyordu, askeri lise sınavları, KPSS ve üniversite giriş sınavları soruları çalınırken iktidar ne yaptı?”sorusu sorulmasın. Mesela “ne istediniz de vermedik” diyenlere, “neler verdiniz, açıklayın” diye sorulmasın istiyorlar. 2002-2012’ye kadar süren gayri resmi AKP-Cemaat koalisyonunun unutulmasını istiyorlar.

Darbecilerle kendi ortaklıklarının hesabı sorulmasın diye, işi “üst akıla” havale ediyorlar. Ama kimse bunların üst akıl riyakârlığını yemiyor. Hem üst akıl var deyip, ABD’yi suçluyorlar hem de ABD Genel Kurmay Başkanı’nı en üst seviyede ağırlıyorlar. Ve anlaşılıyor ki darbenin arkasında durmakla suçladıkları ABD’nin Genel Kurmay Başkanı’na, darbe hakkında tek kelam etmemişler. Bir de mükâfat olarak İncirlik ve Diyarbakır üslerinin kullanılmasında bir değişiklik yapılmayacağı garantisi vererek, darbenin arkasındaki “üst aklı” ödüllendirmişler.

Anlayacağınız darbeciler ne istediyse veren AKP, darbenin arkasındaki güç “üst akıl” ne isterse vermeye devam ediyor.

*http://alevi.dk/BASIN%20ARSIV/12%20eylul%20muhatabiyiz%20OM.htm