15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden iki hafta
geçti. İki hafta boyunca her gün, bir sürü “son dakika” gelişmesi yaşadık ve
yaşamaya devam edeceğimiz anlaşılıyor.
Darbe girişimiyle ilgili birçok soru da halen
cevapsız orta yerde duruyor ve durmaya devam edecek. Bu sorulardan biri de “darbenin arkasında kim
var?” meselesi. AKP’li birçok vekile göre; bu darbenin arkasında bir “üst akıl”
var.
AKP’liler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerine
dönük her eleştiri ve protestolarda bir “üst akıl” olduğunu iddia eder durur. Darbe
girişiminde de bir “üst akıl” olduğunu, bu sefer isim vererek ifade ediyorlar
ve Amerika Birleşik Devletleri’ni açıkça suçluyorlar. Haksızlar mı? ABD bu
darbenin arkasında olamaz mı? Muhtemelen haklılar ama aynı zamanda riyakârlar.
Bu riyakârlık meselesine geleceğim ama önce “darbede ABD’nin rolü var mı?” meselesine
değinelim.
2010 referandumu öncesi NTV canlı yayınına katılan Oğuzhan
MÜFTÜOĞLU* “emperyalizmin rolü
anlaşılmadan, darbeler açıklanamaz” diyerek, ülkemizde yaşanan darbelerin niçin
ve nasıl yapıldığını, hangi sınıflar tarafından yapıldığını ve bu darbelerde
ABD ve NATO’nun rolünü ortaya koymuştu. Bu esnada programın diğer
katılımcılarından olan ve o dönemde, bugün OHAL kararnamesiyle kapatılan, Taraf
gazetesi yazarı olan AKP yancısı Markar Eseyan hiddetli bir şekilde “27
Mayıs’ta ABD’nin rolü var mı”?diye sorunca Oğuzhan MÜFTÜOĞLU “incelensin o da
bulunur” demişti. 15 Temmuz darbe girişimi de sağlıklı bir şekilde incelenirse,
ABD’nin rolü de daha iyi anlaşılır. Görüldüğü gibi ülkemizde yaşanan her darbe
girişiminin arkasında ABD’nin muhakkak rolü var, rolü yoksa da bilgisi vardır.
Çünkü ülkemizde yapılan başarılı, başarısız tüm darbe girişimlerini yapan Türk
Silahlı Kuvvetleri, bir NATO ordusudur.
Amerikalı Generalin “tüm müttefiklerimiz tutuklandı” çıkışı boşuna değildir.
Yani AKP ve Erdoğan “üst akıl” konusunda haklılar.
Gelelim haklılar ama riyakârlar meselesine.
Riyakârlar çünkü bu “üst akıl” meselesini, ABD ve
destek verdiği darbenin hesabını sormak için değil. Eğer AKP ve Erdoğan
darbenin arkasındaki “üst akıl” ABD’den hesap soracaklarsa, yapacakları çok
basit. ABD ile tüm ikili anlaşmalar fes edilmeli, ülkemizdeki ABD üsleri
kapatılmalı, ABD elçisi sınır dışı edilmeli ve NATO’dan çıkılmalı. Var mı
bunlarda bunları yapacak yürek ve siyasi irade? Tabii ki yok.
Çünkü onların derdi darbenin arkasındaki “üst akıl”
dedikleri ABD’den hesap sormak değil, darbenin merkezinde olan FETÖ ile AKP
ortaklığının gizlenmesi için “üst akıl” bahanesine sığınmak. İstiyorlar ki “bu
FETÖ’cular, devlet kurumlarına nasıl yerleştiler, bunlar bu tüm kritik
kurumları ele geçirirken, AKP iktidarı ne yapıyordu, askeri lise sınavları,
KPSS ve üniversite giriş sınavları soruları çalınırken iktidar ne yaptı?”sorusu
sorulmasın. Mesela “ne istediniz de vermedik” diyenlere, “neler verdiniz,
açıklayın” diye sorulmasın istiyorlar. 2002-2012’ye kadar süren gayri resmi
AKP-Cemaat koalisyonunun unutulmasını istiyorlar.
Darbecilerle kendi ortaklıklarının hesabı
sorulmasın diye, işi “üst akıla” havale ediyorlar. Ama kimse bunların üst akıl riyakârlığını
yemiyor. Hem üst akıl var deyip, ABD’yi suçluyorlar hem de ABD Genel Kurmay
Başkanı’nı en üst seviyede ağırlıyorlar. Ve anlaşılıyor ki darbenin arkasında
durmakla suçladıkları ABD’nin Genel Kurmay Başkanı’na, darbe hakkında tek kelam
etmemişler. Bir de mükâfat olarak İncirlik ve Diyarbakır üslerinin
kullanılmasında bir değişiklik yapılmayacağı garantisi vererek, darbenin
arkasındaki “üst aklı” ödüllendirmişler.
Anlayacağınız darbeciler ne istediyse veren AKP,
darbenin arkasındaki güç “üst akıl” ne isterse vermeye devam ediyor.
*http://alevi.dk/BASIN%20ARSIV/12%20eylul%20muhatabiyiz%20OM.htm