25 Eylül 2011 Pazar

Akdeniz Barış Denizi Olsun



Akdeniz ülkemiz medyasında genelde Antalya haberleriyle gündeme gelir. Özelliklede kış aylarında.  Ülkemizin soğuk kış günlerinde Antalya’da denize giren turist haberleri medyamızın vazgeçemediği haberlerdir. Ama bu günlerde Akdeniz savaş haberleriyle gündeme gelir oldu. Memleket medyasında sıkça “ Akdeniz de tehlikeli gerginlik” ve “Akdeniz ısınıyor” gibi haberleri sıkça duyar olduk. Memleket medyamızın büyük bölümünün yeri geldi mi çok iyi savaş medyası olacağını daha önce görmüştük medya yine aynı işlevi üslenmekte hiç zorluk çekmiyor. 

Hepimizin bildiği gibi bu çığırtkanlığın iki sebebi var Kıbrıs’ta başlayan sondaj krizi ve İsrail gerginliği. Medyamızın yine çok sevdiği tabirle Güney Kıbrıs Rum yönetimi (dünya onları Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul ediyor) kıta sahanlığı içinde petrol ve doğal gaz aramalarına başlıyor. Hükümetimizde bu kaynakların tüm Kıbrıs’ın ortak malı olduğunu iddia ederek esip gürlüyor. Engel oluruz,savaş gemisi göndeririz,uçak göndeririz diyerek tehdit edip duruyor. İktidarının ilk yıllarında her konuda çözüm yanlısı görünen AKP Kıbrıs sorununu çözme konusunda da çok ısrarlıydı bugün geldiği noktaysa Denktaş çizgisinin ötesine geçemiyor. Hatta Kıbrıslı Türkler başbakanın gözünde nankör beslemeler durumunda. AKP son dönemde adanın Türk kısmını kendi istediği gibi şekillendirme uğraşında. Kıbrıslı Türklere AKP patentli acı reçeteler dayatılarak emekçilerin kazanımları budanmak isteniyor. Buna sessiz kalmayan emekçilerin karşısına polis copu çıkıyor. Başbakanın Kıbrıs ziyaretini hatırlayın,görüntüler ne kadarda Türkiye’ye benziyordu. AKP’nin bugün Kıbrıs politikasının geldiği nokta burasıdır işte.  Şimdide iş Kıbrıs’ta savaş kışkırtıcılığına kadar gelmiş durum da.

AKP hiçbir diplomatik yolu denemeden hemen savaş silahına sarılıyor oysa BM zirvesinde Dimitris Hristofyas’ın biz bu kaynakları Türk tarafıyla zaten paylaşacağız açıklamasıyla bu çığırtkanlık boşa düşüyor. Aslında iki halk rahat bırakılırsa barış içinde yaşaya bileceğini Kıbrıs’ın Rum tarafın da meydana gelen ve elektriksiz bırakan patlamada gördük. İlk yardım elini Rumlara komşuları Türklerden uzandı. Parçalı bir Kıbrıs’ın adanın iki halkına bir faydası olmayacak iki halkın bir arada yaşayacağı bir Kıbrıs hepimizin yararınadır. Maalesef bu savaş çığırtkanlı içinde bu talep sadece bir fantezi olarak kalıyor. 

Akdeniz’de ikinci önemli gerginlik noktası İsrail’le olan gerginliktir. Başbakan yine BM zirvesinde yaptığı bir açıklamada gerekirse İsrail’le savaşırız diyerek gerginliği biraz daha tırmandırdı. İsrail’in Filistin’e yönelik hukuk tanımaz saldırgan tutumu Gazze ablukası ,yeni yerleşim yerleri açması ve Mavi Marmara vahşeti herkesin malumu. Kimsenin buna bir diyeceği yok. Ama AKP’nin tutumu gerçeği yansıtmıyor şovun ötesine geçemiyor. Başbakan bir taraftan İsrail’le tüm ilişkileri dondurduk derken ertesi gün bakanları çıkıp askeri ve ticari ilişkilerde bir değişiklik yok mesajı veriyorlar. Yine öğreniyoruz ki İsrail’e yönelik boykot girişimlerine karşı AKP’li bankaların boykutu engellemeye çalışıyorlar.
  
 Başbakan bir taraftan İsrail’le savaşırız derken öte yandan İsrail’i korumak için ülkemiz topraklarına hukuksuz bir şekilde füze radar sistemi yerleştirmekte bir sakınca görmüyor. Herkes biliyor ki bu sistem olası bir İran saldırısından İsrail’i korumak için ülkemize konuşlandırılıyor ve ülkemizi  açık tehdit haline getiriyor. Başbakan İsrail’e bu kadar kolay efelenirken komşumuz Irak’ı haksız bir şekilde işgal eden oluk gibi kan akıtan ABD’ye bırakın tek kelime etmeyi onun şekillendirdiği büyük Ortadoğu projesinin eş başkanı olduğunu iftiharla söylemektedir. Hatta Irak’ta savaşan ABD askerlerine başarı bile dilemekten geri durmamıştır. AKP’nin nasıl samimiyetsiz ve iki yüzlü bir politika izlediğinin göstergesi,  AKP gerçekten samimiyse İsrail’le savaşmasına gerek yok tüm ikili ticari ve askeri antlaşmaları iptal  etsin halkı kandırmasın.

Tabi ki AKP bunu yapamaz İsrail’le çatışır gözükmek içerde ona puan kazandırıyor ama yukarda saydığım sebeplerden dolayı bu numaralı biz yemiyoruz. Filistin konusunda en net tutumu bu ülkenin devrimcileri almıştır hem de lafla değil. İsrail karşısında Filistin saflarında çarpışıp ölen onlarca devrimci var. Yine Filistin sorunu ülkemizin gündemine  devrimciler sayesinde gire bilmiştir.  Mahir Çayan ve arkadaşları MOSSAD ajanı İsrail büyük elçisini cezalandırarak Türkiyeli devrimcilerin Filistin halkının yanında olduğunu göstermiştir.

AKP bir an önce bu saldırgan tutumundan vazgeçmelidir. İçerde Kürt sorununda kullandığı saldırgan dil ve uygulamaya çalıştığı şiddet politikası dışarıda Neo – Osmanlıcılık adı altında pazarlanan  emperyalist  vizyon komşu kardeş halklarla bizi düşman duruma düşürecektir. Bu politika ile komşu halklarla ülkemizi daha da uzaklaştırırken, ülkemizi  ABD’nin güdümüne daha çok sokacaktır. ABD’nin istediği de tam budur,kendi güdümünde kendi saldırgan vizyonuyla birebir uyumlu Türkiye. İşte Akdeniz’i ısıtan asıl şey ABD taşeronluğuna soyunan siyasal iktidarın bu politikalarıdır umut ederim ki Akdeniz savaşın değil barışın denizi olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder