Yıllar önce köyümüzdeki evin önündeki
alanı genişletmek için, babam bir iş makinesi getirtmişti. Makine işe girişmiş
alanı düzlerken, evin yanındaki dut ağacının sökülmesine ve alanın biraz daha
genişletilmesine karar verildi. İş makinesi tam ağacı biraz yan yatırdı ki
babaannem bir ok gibi atıldı ve ağacın sökülmesine engel oldu. Ne yaptılarsa da
babaannemi ikna edemediler. Oturduğum çeperin üzerinde, çocuk aklımla olan
bitene bir anlam verememiştim. Artvin’in bir köyündeyiz, her taraf ağaç,
bahçemizde birkaç dut ağacı daha var zaten, ne olacak ki demiştim. Sonra
anlayacaktım bir ağacın ne demek olduğunu. Hayatın, yaşamın ta kendisiydi. Gün
gelecek, üç beş ağacın neler yapacağına da tanık olacaktım milyonlarla beraber.
Bütün bir ülkenin üzerine çöken karabasanın, üç beş ağaçla nasıl bir umut
ışığına dönüştüğüne tanık olacaktık.
Dün Soma’nın Yırcalı Köyü’nde yaşanan
zeytin ağacı katliamını ve ağaçlarını savunan köylüleri görünce, babaannemi bir
kere daha hatırladım. Aynı kararlılığı köylü kadınların yüzünde gördüm. Birkaç
ay önce yaşanan maden faciasıyla adeta insan katliamının yaşandığı Soma’da,
şimdide ağaç katliamı yaşanmıştı. Termik santral yapmak uğruna, 6000 zeytin
ağacı köylülerin tüm çabasına rağmen iş makineleriyle söküldü. İktidarın
sermaye severliğinden aldığı güçle Kolin denen şirket, bir ağaç katliamına imza
attı. Madende çalışmayanların tek geçim kaynağı olan zeytinlikler yok edildi.
Köylüler bir anda taşeron işçileştirildiler. Artık madenlere inmekten başka
çareleri kalmadı.
Seksen yılda yetiştirilen zeytin
ağaçları, bir gecede yok edildi. Zeytin ağaçları insanların asırlık
dostlarıdır. O zeytin ağacı sayesinde Tanrıça Athena, Atina kentinin tanrıçası
olma hakkını kazanabilmiştir. Atina
kenti için, denizlerin tanrısı Poseidon ile yarışmaya tutuşur Athena,
Olympos’un diğer tanrıları hakem tutulur. Poseidon Atina kentinin üstünde tuzlu
bir göl meydana getirir, tanrıça Athena ise bir zeytin ağacı. Tanrılar zeytin
ağacını daha yararlı bulurlar, bölgenin ve kentin yönetimini Athena’ya
verirler. Bugün bile mitosun geçtiği yerde, bir zeytin ağacı durur. O günden bugüne
Anadolu halkı içinde vazgeçilmezdir zeytin. Daha nice efsanenin de konusudur
zeytin. Kimi zaman olimpiyatları kazanan sporcuların başındaki taçtır, kimi
zaman barışın sembolüdür.
İşte insanlık için bu kadar kıymetli
olan zeytin ağaçları, insanlığın zararına çalışacak bir termik santral uğruna
yok ediliyor. AKP’nin bitmek bilmeyen kar hırsı, son olarak zeytinlik
alanlarına gözünü dikmiş durumda. Torba yasada yapılan değişiklik
zeytinliklerin idam fermanı oldu. Yırcalı Köyü’de bunun ilk kurbanı. Görünen o
ki sonda olmayacak.
Yırcalı Köyü’nde ağaçların söküldüğü
akşamın gündüzünde, Kader ORTAKAYA’da asker kurşunuyla bu yaşamdan sökülüp
alındı. Özgür sanat girişiminin Kobane için yaptığı eyleme askerlerin ateş
açması sonucu, sınırın öte tarafına Kobane’ye geçmeye çalışan Kader ORTAKAYA
başından vurularak, hayatını kaybetti. “Kobane’de ne işimiz var, gidin Kobane’de
savaşın” diyenlere bir cevaptı Kader. IŞİD’in barbarlığına karşı insanlığı
savunmak için gittiği yolda, yaşamını kaybetti. Bir insan, bir devrimci olmanın
sorumluluğuyla Kobane’ye gitmekte tereddüt etmedi.
Tıpkı Likyalı Sarpedon gibi. Likya
kralı Sarpedon hiçbir çıkar gütmeden, sırf Anadolu topraklarını saldırıya karşı
korumak için gelmiştir, Likya’dan Troya önlerine. Yunanlılar yüzlerce gemi,
binlerce askerle Troya’yı kuşatmaya gelmiştir. Çanakkale boğazını aşıp,
Anadolu’yu istila etmek istemektedirler. Sarpedon Troya düşerse, tüm
Anadolu’nun düşeceğini bilmektedir. O yüzden hiç gözünü kırpmadan Troyalıların
yardımına koşar, tıpkı Anadolu’daki diğer halklar gibi, Amazonlar gibi. Savaş
boyunca Troyalıların bile yıldığı olur ama ışık ülkesinin yiğidi hiç gevşemez. Tam
bir bilinç ve yurtseverlikle savaşır.
Gün gelir bu uğurda yaşamını yitirir.
“Kobane’den bize ne diyenlere” asırlar
öncesinden bir cevaptır Sarpedon’un yiğitliği. Şimdi Likyalı Sarpedon’un ışığı,
Kader’in direncinde yayılıyor insanlığa.
Anadolu halkı bir kere daha coğrafyasını
savunmak, insanlığı savunmak için her alanda direniyor. Soma’da doğasını,
coğrafyasını, Kobane’de insanlığı savunmaya devam ediyor ve devam edecek. Dün
son yolculuğuna uğurladığımız Devrimci Yol’umuzun önderlerinden Nasuh MİTAP’ın
savunmasında ifade ettiği gibi “bütün insanlara sömürüsüz, baskısız, özgürlük, bolluk
ve mutluluk dolu bir gelecek için.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder