22 Mart 2018 Perşembe

"O" HALde Seçim Aldatmacasına HAYIR!

Kasım 2019’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir yıldan fazla bir zaman olmasına rağmen, şimdiden seçim havasına girilmiş durumda. Cumhurbaşkanı seçimiyle milletvekili seçimleri aynı zamanda yapılacak. 16 Nisan 2017 referandumundan sonra, milletvekili seçiminin bir önemi yok. Tamamen işlevsiz hale getirilmiş bir meclisle karşı karşıyayız. 600 vekilin avantadan maaş alacağı, “Avrupa Birliği Bakanlığı” gibi ismi olan ama hiçbir fonksiyonu olmayan bir kurum olacak meclis. Yani asıl seçim Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak, yani Başkanlık seçimi. Peki, bizi nasıl bir seçim bekliyor?

7 Haziran 2015 seçimlerinin sonucunu beğenmeyen Saray ve AKP, seçimleri 1 Kasım’da tekrarlattı. 7 Haziran ve 1 Kasım arasında yaşananları tekrar yazmama gerek yok, sadece Ceylanpınar saldırısı, Suruç ve Ankara katliamlarını hatırlamak yeterli.

Ardından 16 Nisan 2017 referandumu yaşandı. OHAL koşullarında yapılan referandum öncesinde, hayırcılar terörist ilan edildi. Hayır çalışması yapanlar sürekli engellendi, kabahatler kanununa göre binlerce liralık para cezaları kesildi, gözaltına alındılar, tutuklandılar. Medyada Hayır propagandası neredeyse yok gibiydi. Ve son olarak 16 Nisan günü; CHP Genel Başkanın itiraf ettiği ama sahiplenmediği YSK eliyle çalınan %51’lik Hayır. (Kılıçdaroğlu tüm bunlara rağmen çıkıp, sandıkları koruyacaklarını iddia edebiliyor.)

Şimdi en basit haliyle tablo bu şekildeyken ve durum düzelmesi bir yana tam aksi yönde daha da kötüleşmişken, yani OHAL şartlarına savaş şartları da eklenmişken, muhalefet üzerindeki baskı katmerlenmiş, 16 Nisan referandumunda yaşanan oy hırsızlığına yasal kılıf hazırlanmış, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci turda muhalefetin ittifak yapmasını engelleyecek yasa hazırlanıyorken, o dönemki medyadan bile daha beter bir medya düzeni kurulmuşken hala hangi seçimden bahsedeceğiz. Maalesef muhalefet özellikle de mecliste bulunan muhalefet bu durumu tersine çevirecek bir hamle yapmıyor. Muhalefet halen AKP’yi seçim kaybedip, iktidarı bırakacak klasik bir siyasi parti zannediyor.

AKP ve Saray tüm planını iktidarda kalmak ve asla iktidarı terk etmemek üzerine kuruyor. Çünkü iktidarı bırakmaları demek, 16 yıl boyunca yaptıkları yağma ve talanın hesabını vermeleri demek. Ama asıl iktidarı bırakmaları demek, rejim değişikliğinin kesintiye uğraması demek. Muhalefetin asıl bunu anlaması gerekiyor. AKP rejimi değiştiriyor, saray merkezli bir tek adam rejimini hayata geçirirken, toplumu da dinsel gericilikle kuşatıyor. Kendi parti devletini kuruyor. En son sarayda yapılan hâkim ve savcıların atama kuralarının sonucu bunun en somut kanıtı. Atanan savcı ve hâkimlerin tamamı AKP’nin eski il –ilçe yöneticileri ve aday olup seçilemeyen belediye başkan adayları ve milletvekili adayları.
OHAL’le yönetilen bir ülkede, OHAL şartlarında ve yukarıda belirttiğim şekilde seçime gidiliyor ve halen her şey olağanmış gibi davranılıyor. Oysa yapılması gereken ilk şey, “sizin şartlarınız buysa, “O”HALde seçim aldatmacasına HAYIR diyoruz” demek olmalı.    OHAL kaldırılmadan, yeni değiştirilen seçim yasası iptal edilmeden, seçim güvenliği sağlanmadan, medya üzerindeki baskı kalkmadan seçime gitmeyi kabul etmek, Saray rejimini meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Bunlar yapılmayacaksa yapılacak en iyi şey seçimleri BOYKOT etmektir. Çünkü bu şartlarda BOYKOT bir tercih değil zarurettir. “CHP – HDP – Saadet ve İYİ Parti olmadan BOYKOT’un karşılığı olmaz, sosyalistler olarak da bizim gücümüz yetmez” diyebilirsiniz. Oysa hiç de öyle değil, bugün toplumun büyük bir kesiminde seçimlerin anlamını yitirdiğine, ne yaparlarsa yapsınlar oylarının çalınacağını düşünen, her gün artan ekonomik sıkıntılar ve baskılardan bunalıp, partilerden umudunu kesmiş büyük bir kitlede mevcut. İyi örgütlenecek bir BOYKOT hareketi,  OHAL ve KHK rejimiyle bunalmış milyonların bir protesto hareketine dönüşebilir. Tek yapmamız gereken tüm zorluklara rağmen, bu kitlelere ulaşacak yeni bir yol açmak.


Evet, BOYKOT işi oldukça zor olacaktır, belki gücümüz yetmeyebilir, zorlanabiliriz de daha çok baskı ve zulüm de görebiliriz ama en azından bu seçim komedisinin de figüranı olmayız.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder