Yukarıdaki söz sizlere bir
yerden tanıdık gelecektir. Bu sloganın orijinal versiyonu Zonguldaklı
madencilere aittir. Kasım 1990’dan Ocak
1991’e kadar süren Zonguldak Madencilerinin büyük grevinde Turgut Özal için ürettikleri
“Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı”nın
sloganından esinlendim.
Özal gerçekten bir işçi
düşmanıydı. O ait olduğu sınıfın politikalarının yılmaz bir savunucusuydu. 12
Eylül’ün taşlarını döşeyen 24 Ocak kararlarının mimarıydı. 12 Eylül’den sonra
kurulan ilk kabinede bu politikaları hayata geçirmek için başbakan yardımcısı
sıfatıyla kabinede görev almıştı. 1983’ten sonra ANAP Genel Başkanı ve Başbakan
olarak bu politikaları hızla hayata geçirmeye devam etti. AKP’lilerin, sağcıların,
liberallerin yere göğe koyamadığı Özal en az Kenan Evren kadar 12 Eylül’ün
sorumlusu ve uygulayıcısıdır.
Ama konumuz Özal değil başka
bir işçi düşmanı “Şişman” (Burada şişmanı bir aşağılama olarak değil işçi ve kadın
düşmanı karakteriyle Özal’a benzerlik açısından kullanıyorum) Dev Turizm-İş
Genel Başkanı ve DİSK Genel Merkez
Yöneticisi Mustafa Safvet Yahyaoğlu.
Mustafa Yahyaoğlu da 12
Eylül’den ve Kenan Evren’den bahsetmeyi çok sever. Çağrılı olduğu ve konuşma
fırsatı bulduğu her toplantıda Kenan Evren’in meşhur “Garsonlar Bizden Çok Maaş
Alıyordu” sözünü örnek verir ve gençleri sendikaya üye olmaya sahip çıkmaya
çağırarak, konuşmalarını bitirir. Oysa konuşmalarıyla uygulamaları arasında
büyük bir açı farkı vardır.
Kendisini adeta sendikanın
tek sahibi görür, kendiyle aynı fikirde değilse gençlere sendikanın kapısını
kapar, sürekli çağırdığı gençlere rağmen oturduğu koltuktan kalkmak istemez.
Kendisine muhalif,
istediğini yapmayan herkesi haksız hukuksuz şekilde sendikadan ihraç eder.
Kendilerine itiraz edenlere verdiği cevap, Recep Tayyip Erdoğan’ın her itiraza
verdiği meşhur cevapla aynıdır: “isteseniz de olacak istemeseniz de”.
Yaklaşık 400 tane 5 yıldızlı
otelin bulunduğu Antalya’da otellerde örgütlenmek istemez. Örgütlenelim
diyenlere bin türlü bahane üretir. Ama muhalifleri tasfiye etmek ve kongrede elini
güçlendirmek için yıllardır Antalya’da 70 olan üye sayısını aniden 200’e
çıkarmıştır.
Örgütlenmek için işçiye
gitmez ama hukuk dışı delege seçimleri için kendine yakın işçileri arayıp
sendikaya çağırır. Buna itiraz eden işçilere saldırır kadınları tartaklar. Şiddete
tepki gösteren kadınlara “Benim için kadın erkek fark etmez” diyecek kadar
“cüretkar” dır.
Bu da yetmez yanındaki
yandaşları aracılığıyla AKP’li trollerin yandaş gazetecilerinin çirkin Kabataş
yalanına sarılır ve sendikaya haklarını aramaya gelen işçilerin, görüntüler ortada olmasına rağmen Atatürk
resmine saldırdığı yalanını yaymaktan utanmaz.
İşçi düşmanlığı artık kadın
dövmeye ve Kabataş vari yalanlara dönüşmüş durumda.
Bu işçi ve kadın düşmanı tutum
aylardır sürmesine rağmen DİSK Genel Merkezi ve DİSK’in Antalya’daki
sendikaları kulaklarının üstüne yatmaktadır. Buradan bir DİSK üyesi olarak
kulağının üstüne yatmayı tercih edenlere sesleniyorum bu rezilliklere daha ne
kadar seyirci kalacaksınız. Sessiz kalmaya devam mı edeceksiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder